He looked down at the valley below.
 - Aşağıdaki vadiye baktı.
Who lives in the room below?
 - Aşağıdaki odada kim yaşıyor?
We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs.
 - Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.
The cat on the tree came down to me.
 - Ağaçtaki kedi bana doğru aşağıya geldi.
The bad thing about inferiority complexes is that the wrong people have them.
 - Aşağılık kompleksleri hakkında kötü şey onlara yanlış insanların sahip olması.
Tom has an inferiority complex.
 - Tom bir aşağılık kompleksine sahip.
Hanover is the capital of Lower Saxony.
 - Hannover Aşağı Saksonya'nın başkentidir.
The actual price was lower than I had thought.
 - Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.
And it doesn't take long to go downhill.
 - Ve yokuş aşağı gitmek uzun sürmüyor.
He pushed the car downhill.
 - O arabayı yokuş aşağı itti.
No one should be subjected to such humiliation.
 - Hiç kimse böyle bir aşağılanmaya maruz bırakılmamalıdır.
The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
 - Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
I went back downstairs.
 - Aşağı kata geri gittim.
We went downstairs to have breakfast.
 - Kahvaltı yapmak için aşağı kata indik.
The actual price was lower than I had thought.
 - Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.
Tom started bouncing up and down on the bed.
 - Tom yatağın üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.
He shook his head up and down.
 - O, başını yukarı aşağı salladı.
It's better to be approximately right than completely wrong.
 - Tamamen yanlış olmasındansa üç aşağı beş yukarı doğru olması daha iyidir.