Sami was very watchful.
- Sami çok dikkatliydi.
I'm the type who likes to think things over very carefully.
- Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
He seldom gets sick because he is careful about his health.
- Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır.
Tom asked Mary to be attentive during meetings.
- Tom Mary'den toplantılar sırasında dikkatli olmasını rica etti.
You need to be more attentive.
- Daha dikkatli olmalısın.
Tom moved cautiously.
- Tom dikkatli bir şekilde taşındı.
At last, they began to count down cautiously.
- Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
You should be more thoughtful of your safety.
- Güvenliğiniz hakkında daha dikkatli olmalısın.
You must be careful not to make him angry.
- Onu kızdırmamak için dikkatli olmalısın.
You'd better be careful about going to her house.
- Onun evine gitme hakkında dikkatli olsan iyi olur.
He closed carefully the front door.
- O, ön kapıyı dikkatlice kapattı.
We all need to pay closer attention to what Tom says.
- Hepimiz Tom'un söylediklerini daha dikkatli dinlemeliyiz.
I need to be more alert.
- Benim daha dikkatli olmam gerekiyor.
Be alert when you cross a busy street!
- İşlek bir caddeden geçerken dikkatli ol.
I want to be cautious.
- Dikkatli olmak istiyorum.
I wanted to be cautious.
- Dikkatli olmak istedim.
Béla takes his son to school every day, because he is a mindful father.
- Béla oğlunu her gün okula götürür, çünkü o dikkatli bir baba.
I'm very mindful of that.
- Onun hakkında çok dikkatliyim.
Tom wants to be careful not to use too much water. His well is almost dry.
- Tom çok fazla su kullanmamak için dikkatli olmak istiyor. Onun kuyusu neredeyse kuru.
You've got to be careful.
- Dikkatli olmak zorundasın.