Sami was very watchful.
- Sami çok dikkatliydi.
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
He seldom gets sick because he is careful about his health.
- Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır.
Tom asked Mary to be attentive during meetings.
- Tom Mary'den toplantılar sırasında dikkatli olmasını rica etti.
Tom listened attentively.
- Tom dikkatlice dinledi.
As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious.
- Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.
Tom moved cautiously.
- Tom dikkatli bir şekilde taşındı.
You should be more thoughtful of your safety.
- Güvenliğiniz hakkında daha dikkatli olmalısın.
I advise you to be careful in making notes for the lecture.
- Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
Be careful interpreting indirect translations. Genders may have changed.
- Dolaylı çevirileri yorumlarken dikkatli ol. Cinsiyetler değişmiş olabilir.
He closed carefully the front door.
- O, ön kapıyı dikkatlice kapattı.
We all need to pay closer attention to what Tom says.
- Hepimiz Tom'un söylediklerini daha dikkatli dinlemeliyiz.
I forced myself to stay alert.
- Kendimi dikkatli olmaya zorladım.
My son needs to be more alert at school.
- Oğlum okulda daha dikkatli olmalı.
I wanted to be cautious.
- Dikkatli olmak istedim.
Be cautious when you cross the street.
- Caddeyi geçerken dikkatli ol.
I wasn't being mindful and got on a wrong bus by mistake.
- Dikkatli değildim ve yanlışlıkla hatalı otobüse bindim.
Béla takes his son to school every day, because he is a mindful father.
- Béla oğlunu her gün okula götürür, çünkü o dikkatli bir baba.
You've got to be careful.
- Dikkatli olmak zorundasın.
I have to be careful from now on.
- Artık dikkatli olmak zorundayım.