Kadın sürücülere karşı önyargılıydı.
- He was prejudiced against women drivers.
Burada insanlar çok önyargılı.
- People here are very prejudiced.
Sami'nin görüşü ciddi şekilde bozulmuştu.
- Sami's vision was severely impaired.
Çocukluğunda ne yaparak harcadığın zaman hayatının geriye kalanını etkiler.
- What you spend time doing in your childhood affects the rest of your life.
Hayal yaşamlarımızın her kısmını etkiler.
- Imagination affects every part of our lives.
Ben kusurlu bir insanım fakat bunlar kolaylıkla düzeltilebilen kusurlar.
- I am a flawed person, but these are flaws that can easily be fixed.
Tasarı kendisi kusurlu.
- The design itself is flawed.