Tom could be affected, too.
- Tom da etkilenmiş olabilirdi.
He was affected by the heat.
- O, ısıdan etkilenmişti.
Tom was touched that Mary was worried about him.
- Tom, Mary'nin onun hakkında üzgün olmasından etkilenmişti.
I was moved by the story.
- Ben hikaye tarafından etkilenmiştim.
Tom is obviously shaken.
- Tom oldukça etkilenmiş.
Tom is really impressed.
- Tom gerçekten etkilenmiş.
Tom was really impressed.
- Tom gerçekten etkilenmişti.
Worry affected his health.
- Endişe onun sağlığını etkiledi.
The event affected his future.
- Olay onun geleceğini etkiledi.
I was impressed by the general knowledge of Japanese students.
- Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.
The exhibition was very impressive.
- Sergi çok etkileyiciydi.
Smoking has affected his health.
- Sigara içmek onun sağlığını etkiledi.
Worry affected his health.
- Endişe onun sağlığını etkiledi.
I think that our living together has influenced your habits.
- Sanırım birlikte yaşamamız alışkanlıklarını etkiledi.
That was probably what influenced their decision.
- Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.