He stopped up the crack with putty.
- Çatlağı macunla tıkadı.
There is a crack in the glass.
- Bardakta bir çatlak var.
Tom accidentally cracked his phone's screen.
- Tom yanlışlıkla telefonunun ekranını çatlattı.
Tom hit me in the head with my laptop. Now it's cracked!
- Tom dizüstü bilgisayarımla kafama vurdu. O şimdi çatlak!
The ice is too hard to crack.
- Buz çatlamak için çok sert.
In severe cases, cracks can form or it can snap apart.
- Ağır vakalarda çatlaklar oluşabilir ya da kırılabilir.
Mother closed her purse with a snap.
- Annem çantasını çat diye kapattı.