The two parties, after exchanging a good deal of abuse, came to blows.
Liberty may be endangered by the abuses of liberty, as well as by the abuses of power.
Can we this quote? Their eyes red and staring, cozened with a moist cloud, and abused by a double object. - Jeremy Taylor (1633-67).
An abusive lampoon. - Samuel Johnson A dictionary of the English language.
I am ... necessitated to use the word Parliament improperly, according to the abusive acceptation thereof. - Fuller.
The abusive prerogatives of his see. - Hallam.
Tom çocuklarına karşı çok ağzı bozuktu.
- Tom was very abusive towards his children.
Tom'un sözlü tacizle başı belada.
- Tom has trouble dealing with verbal abuse.
Onlar bizi sözle taciz etti.
- They verbally abused us.
Daha önce böyle küfürlü bir mektup almadım.
- I had never received such an abusive letter before.
O küfürlü bir çocukluk atlattı.
- She survived an abusive childhood.
Her kişi, ayrıcalıklarını kötüye kullanma gücüne sahiptir.
- Every person has the power to abuse their privileges.
Alkolü kötüye kullanma kampüste ciddi bir sorundur.
- Alcohol abuse is a serious problem on campus.
Mary'nin kocası onu suistimal etti.
- Mary's husband abused her.
Çocuk istismarı yasalara aykırıdır.
- Child abuse is against the law.
Tom, babası tarafından istismar edildi.
- Tom was abused by his father.
Onun küfürbaz bir annesi vardı.
- She had an abusive mother.
Fadıl çok küfürbaz bir kişi haline geldi.
- Fadil became a very abusive person.
Sabrımı suistimal etmeyin.
- Don't abuse my patience.
Mary'nin kocası onu suistimal etti.
- Mary's husband abused her.
Tom çocuklarına karşı çok ağzı bozuktu.
- Tom was very abusive towards his children.
Dan, Linda'ya cinsel tacizde bulundu.
- Dan sexually abused Linda.
Sürekli deneyim bize gücü ile yatırım yapan her insanın onu istismar etme eğiliminde olduğunu gösterir.
- Constant experience shows us that every man invested with power is apt to abuse it.
İnsanlar hayvanları istismar etmemeli.
- People shouldn't abuse animals.
Mary'nin kocası onu suistimal etti.
- Mary's husband abused her.
Sabrımı suistimal etmeyin.
- Don't abuse my patience.
Mary'nin kocası onu suistimal etti.
- Mary's husband abused her.
Tom yetkisini kötüye kullanıyor.
- Tom is abusing his authority.
Göçmenler, Avrupa'nın konukseverliğini kötüye kullanıyorlar.
- Immigrants are abusing the hospitality of Europe.
Dan tacizci babası hakkında konuştu.
- Dan talked about his abusive father.
Kral, gücünü kötüye kullandı.
- The king abused his power.
Diktatör ayrıcalıklarını istediği kadar kötüye kullandı.
- The dictator abused his privileges to his heart's content.
Ayrıcalığı kötüye kullanmıştır.
- He must have abused the privilege.
O yetkisini kötüye kullanıyor.
- He abuses his authority.