ağzına

listen to the pronunciation of ağzına
Türkçe - İngilizce

ağzına teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

ağız
{i} mouth

Why do women open their mouths when they apply makeup to their eyes? - Neden kadınlar gözlerine makyaj yaparken ağızlarını açıyor?

You shouldn't speak with your mouth full at table. - Masada dolu ağızla konuşmamalısın.

ağız
{i} dialect
ağız
{i} opening
ağzına kadar dolu olmak
brim
ağzına vermek
give smb. head
Ağzına vur lokmasını al
He can't say boo to a goose
ağzına almamak
not to mention
ağzına geleni söylemek
give a piece of one's mind
ağzına geleni söylemek
tell smb. one's mind
ağzına geleni söylemek
to give sb a piece of one's mind
ağzına geleni söylemek
let fly at smb
ağzına gelmek
repeat
ağzına içki almamak
to be a teetotaller
ağzına kabar doldurmak
heap
ağzına kadar
up to the brim
ağzına kadar doldurmak
to cram
ağzına kadar doldurmak
fill up
ağzına kadar dolu
flush
ağzına kadar dolu
brimful
ağzına kadar dolu
chock a block
ağzına kadar dolu
full to overflowing
ağzına kadar dolu kadeh
bumper
ağzına kadar dolu olmak
to brim
ağzına sağlık koçum
cry of approval
ağzına sağlık koçum
(Ünlem) hear! hear!
ağzına sağlık koçum
expression of agreement
ağzına sıçmak
shit on [sl.]
ağız
{i} lip
ağız
{i} orifice
ağız
{i} jaw
ağız
dialect; regional accent
ağız
{i} accent
ağız
{s} oral

Having good oral hygiene is important. - İyi ağız hijenine sahip olmak önemlidir.

ağız
first milk
ağız
idiom
ağız
(Dilbilim) variety
ağız
(Askeri,Teknik) nozzle
ağız
brim
ağız
register
ağız
(Dilbilim) vocational slang
ağız
port
ağız
rim
ağız
jet
ağız
persuasive talk
ağız
junction
ağız
muzzle (gun)
ağız
intake
ağız
outlet
ağız
trap
ağız
maw
ağız
aditus
ağız
inlet
ağız
local language
ağız
beestings
ağız
foramen
adını ağzına almamak
not to mention sb's name
ağız
muzzle (of a gun)
ağız
intersection, corner (of roads)
ağız
mouth or mouthlike opening (Zoology); jaws; opening
ağız
cutting edge, blade (of a knife)
ağız
first milk, beestings, colostrum
ağız
brink
ağız
mus. regional form
ağız
rim, brim (of a cup or an opening)
ağız
time: iki ağız twice. üç ağız three times
ağız
ventage
ağız
brink; muzzle
ağız
vent
ağız
facial feature above the chin and below the nose; stoma
ağız
counterbore
ağız
persuasive talk, forceful way of speaking
ağız
edge
ağız
keen edge
ağız
barrel end of a firearm; beak; chop
ağız
embouchure; gob
ağız
{i} gob
ağız
potato trap
ağız
beestings,biestings
ağız
{i} chop
ağız
{i} kisser
ağız
muzzle of a gun
ağız
bill
ağız
yap
ağız
os
ağız
{i} beak
ağız
{i} jaws
ağız
shibboleth
ağız
cutting edge
ağız
{i} embouchure
ağız
{i} debouchment
canı ağzına gelmek
to be frightened to death
canı ağzına gelmek
to have one's heart in one's mouth
köpekin ağzına kemik atmak vulg
to shut up a troublemaker by giving him a slice of the pie
lafı ağzına tıkamak
to shut (sb) up
lafı ağzına tıkamak
to shut (someone) up
lakırdıyı ağzına tıkamak
to shut (someone) up
mide ağzına ait
cardiac
midesi ağzına gelmek
1. to feel like vomiting. 2. to be revolted by something
rahim ağzına yerleştirilen araç
pessary
soluk borusunun ağzına ait
(Tıp) glottal
sözü ağzına tıkamak
to shut sb up
sözü ağzına tıkamak
to squelch, silence
yüreki ağzına gelmek
for one's heart to leap into one's mouth/miss a beat/skip a beat
şeyini ağzına vermek
give smb. head
Türkçe - Türkçe

ağzına teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

ağız
Koy, körfez, liman, yol gibi yerlerin açık yanı
Ağız
dudak
Ağız
gaga
Ağız
dehen
Ağız
şive
Ağız
fem
Ağız
(Osmanlı Dönemi) DEM
ağız
Bir dilin sınırları içinde, bölgelere ve sınıflara göre değişen söyleyiş özelliği: "Anlaşılmaz, garip köylü ağızlarıyla konuşuluyordu."- S. F. Abasıyanık
ağız
Bir dilin sınırları içinde, bölgelere ve sınıflara göre değişen söyleyiş özelliği
ağız
Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı: "Ağızları kopmuş bir çay takımının arasına gizlenmiş, koyu renkli bir cildi oradan alarak bana uzattı."- H. R. Gürpınar
ağız
Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk
ağız
Üslûp, ifade özelliği
ağız
Birini yanıltmak, kandırmak amacıyla dolambaçlı birtakım sözler söyleme özelliği
ağız
Kesici aletlerin keskin yanı
ağız
Kapların veya içi boş şeylerin açık yanı
ağız
Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak
ağız
Kesici aletlerin keskin tarafı: "Çelik ağızlı, küçük gül makasını kâğıdından çıkardı."- R. H. Karay
ağız
Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü
ağız
Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap
ağız
Yavrulayan hayvanın ilk sütü
ağız
Kez, kere, defa. Üslup, ifade özelliği: "Ertesi günü bazı gazeteler bu haberin bir noktasını yarı resmî bir ağızla tekzip ettiler."- T. Buğra
ağız
Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü
ağız
Uç, kenar
ağız
Kez, kere, defa
ağız
Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü