örtüsü teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- bitki örtüsü
- vegetation
There were only a few patches of vegetation near the river.
- Nehrin yakınındaki bitki örtüsünün sadece birkaç yaması vardı.
- örtü
- cover
Look at that mountain which is covered with snow.
- Karlarla örtülü şu dağa bak.
Tom covered the table with the new tablecloth he'd just bought.
- Tom yeni aldığı masa örtüsüyle masayı örttü.
- örtü
- {i} coat
- örtü
- blanket
Sami was still covered by that blanket.
- Sami hâlâ o battaniyeyle örtülüydü.
A blanket of silence fell over everyone when they heard the disappointing announcement.
- Hayal kırıklığına uğratıcı duyuruyu duyduklarında herkese bir sessizlik örtüsü düştü.
- örtü
- {i} cope
- sofra örtüsü
- cloth
- bitki örtüsü
- flora
- saman örtüsü
- mulch
- çaydanlık örtüsü
- cosy
- örtü
- top
- örtü
- cloth
The waitress spread a white cloth over the table.
- Garson masaya beyaz bir örtü serdi.
They covered the table with a cloth.
- Onlar masaya örtü örttüler.
- örtü
- covering
Fadil was simply covering his own tracks.
- Fadıl basitçe kendi izlerini örtüyordu.
This bride is covering her face with a veil.
- Bu gelin yüzünü bir peçe ile örtüyor.
- örtü
- hood
- bitki örtüsü
- plant cover
- bitki örtüsü
- (Coğrafya,Teknik) vegetation cover
- sehpa örtüsü
- doily
- sehpa örtüsü
- table cloth
- top örtüsü
- (Askeri) gun cover
- yatak örtüsü
- spread
- örtü
- {i} veil
It was night, and a veil of darkness covered the streets.
- Geceydi ve bir karanlık örtüsü bütün sokakları kapladı.
Criticism of elitism is often a veiled form of anti-intellectualism.
- Elitizm in eleştirisi çoğunlukla anti-entellektüelciliğin örtülü bir biçimidir.
- örtü
- (Anatomi) tegmen
- örtü
- (Fotoğrafçılık) vignette
- örtü
- carpet
- örtü
- (Denizbilim) coverage
- örtü
- (İnşaat) revetment
- örtü
- pile
- örtü
- cozy
- örtü
- screen
- örtü
- quilt
- örtü
- cowl
- örtü
- jacket
- örtü
- cosy
- örtü
- canopy
- örtü
- nappe
- örtü
- rug
- örtü
- shroud
- örtü
- wrap
- örtü
- mantle
- örtü
- top dressing
- örtü
- {i} veiling
- örtü
- mask
- örtü
- spread
Kate spread the cloth over the table.
- Kate örtüyü masanın üstüne yaydı.
She spread a cloth over the table.
- Masaya bir örtü serdi.
- bitki örtüsü
- Endemic, flora, vegetation
- eyer örtüsü
- saddle blanket
- sedye örtüsü
- stretcher cloth
hastanın kanı sedye örtüsüne bulaştı.
- yatak örtüsü
- Bedcover, bedspread, counterpane, coverlet, coverlid
- yatak örtüsü
- Bedspread, counterpane, coverlet, coverlid
- örtü
- coverts
- araba örtüsü
- car cover
- at örtüsü
- housing
- aşma örtüsü
- overthrust nappe
- bina örtüsü
- (Mimarlık) house-top
- bitki örtüsü
- endemic
- bitki örtüsü
- aborigines
- bitki örtüsü
- plant cover, vegetation
- bitkisel balık örtüsü
- (Denizbilim) vegetative fish cover
- buhar örtüsü
- vapour blanket
- buhar örtüsü
- (İnşaat) vapor blanket
- bulut örtüsü
- cloudage
- bulut örtüsü
- cloud cover
- buz örtüsü
- icing
- buz örtüsü
- ice mantle
- cephe örtüsü
- facade coat
- direksiyon simidi örtüsü
- steering wheel cover
- eyer örtüsü
- caparison
- gizlenmesi gereken şeyin örtüsü
- fig leaf
- izolasyon örtüsü
- insulation fabric
- kamuflaj örtüsü
- (Askeri) mobility matting
- kiremit çatı örtüsü
- (İnşaat) tile roofing
- kokpit örtüsü
- (Havacılık) cockpit enclosure
- koltuk örtüsü
- antimacassar
- kucak örtüsü
- lap covering
- kumar masası örtüsü
- layout
- masa örtüsü
- tablecloth
I'm afraid I spilled coffee on the tablecloth.
- Maalesef masa örtüsüne kahve döktüm.
Tom covered the table with the new tablecloth he'd just bought.
- Tom yeni aldığı masa örtüsüyle masayı örttü.
- masa örtüsü ve peçeteler
- table linen
- meyve örtüsü
- pericarp
- microsoft office örtüsü
- (Bilgisayar) microsoft office wrapper
- mihrap örtüsü
- frontal
- minder örtüsü
- (Otomotiv) cushion cover
- muhafaza örtüsü
- (Otomotiv) storage net
- omuz örtüsü
- scapular
- pencere örtüsü
- film gate mask
- pilot mahalli örtüsü
- (Havacılık) cockpit enclosure
- sahne yer örtüsü
- (Tiyatro) dugget
- sahne yer örtüsü
- (Tiyatro) stage cloth
- saman dam örtüsü
- thatch
- sandâlye arkası örtüsü
- tidy
- sofra örtüsü
- tablecloth
- stepne örtüsü
- spare wheel cover
- sunak örtüsü
- baldaquin
- sunak örtüsü
- baldachin
- tabut örtüsü
- shroud
- teneke çatı örtüsü
- tin roofing
- yatak örtüsü
- coverlid
- yatak örtüsü
- counterpane
- yatak örtüsü
- bedspread
- yatak örtüsü
- coverlet
- yatak örtüsü
- bedspread, coverlet, counterpane
- yüz örtüsü
- facade coat
- çatı örtüsü
- roofage
- çatı örtüsü
- roofing
- çatı örtüsü roofing, the material covering
- a roof
- çaydanlık örtüsü
- tea cozy
- çiçek örtüsü
- perianth
- örtü
- throw
- örtü
- garment
- örtü
- (yer) nappe
- örtü
- covering, cover, wrap; roof
- örtü
- wrapper
- örtü
- overlay
- örtü
- caparison
- örtü
- layout
- örtü
- secundine
- örtü
- cloak
- örtü
- envelope
- örtü
- any cloth covering (e.g. headscarf, tablecloth, bedspread)
- örtü
- {i} coating
- örtü
- slipcover
- örtü
- overburden
- örtü
- {i} drapery
- örtü
- vesture
- örtü
- coverlet
