The poet compared death to sleep.
- Şair ölümü uykuya benzetti.
From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
- Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
Why don't you go take a nap?
- Neden bir uyku çekmeye gitmiyorsun?
He tried to make up for his lack of sleep by taking a nap.
- Kestirerek uykusuzluğunu gidermeye çalıştı.
At the end of the sleep the dormant awakes.
- Uykunun sonunda uyuyan uyanır.
Tom took an overdose of sleeping pills.
- Tom aşırı dozda uyku hapları aldı.
Tom felt comfortable inside his sleeping bag.
- Tom uyku tulumunun içinde rahat hissetti.
I want you to get a good night's rest.
- Ben iyi bir gece uykusu uyumanı istiyorum.
He fell into a slumber inadvertently.
- O istemeden uykuya daldı.
I need sleeping pills.
- Uyku hapına ihtiyacım var.
Tom took three sleeping pills.
- Tom üç tane uyku hapı aldı.
You look a little groggy.
- Biraz uyku sersemi görünüyorsun.
Tom can't get out of his sleeping bag. The zipper is stuck.
- Tom uyku tulumundan çıkamıyor. Fermuar sıkışmış.
Tom tossed his sleeping bag into the tent.
- Tom uyku tulumunu çadırın içine attı.