O kolayca anlaşılmak için yeterince açık konuşur.
- She speaks clearly enough to be easily understood.
Herkes tarafından anlaşılmak kolay değildir.
- It is not easy to be understood by everybody.
Müzik tüm insanlar tarafından anlaşılan bir dildir.
- Music is a language understood by all humans.
Sadece birkaç kişi beni anladı.
- Only a few people understood me.
Kolayca anlaşılabilir olduğu için bu tür kitapları okuyun.
- Read such books as can be easily understood.
Hiçbir kültürel geçmiş, sanatı anlamak için gerekli değildir.
- No cultural background is necessary to understand art.
Osaka lehçesini anlamak zordur.
- It's hard to understand the Osaka dialect.
Tom, Fransızca'yı daha iyi anlamak istiyor.
- Tom would like to understand French better.
Bilmek, anlamakla aynı değildir.
- Knowing is not the same as understanding.
Onu hiç kimse anlamıyor.
- No one understands that.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Tom onun niçin Fransızca öğrenmek istediğini anlayamadı.
- Tom couldn't understand why she wanted to learn French.
Herkes tarafından anlaşılmak kolay değildir.
- It is not easy to be understood by everybody.
Kadınlar sevilmek için yaratılmıştır, anlaşılmak için değil.
- Women are meant to be loved, not to be understood.
I understand that you have information for me.
... it's understood to be a voucher program. His running mate ' ...
... That work could be understood as a kind of provision of a ...