Maddelerin bazıları, özellikle eğer hamile iseniz, zararlıdır.
- Some of the ingredients are harmful, especially if you are pregnant.
Güneş ışığında okumak gözlerine zarar verebilir.
- It can harm your eyes to read in the sun's light.
Tom suçlamayı reddetti.
- Tom has denied the charge.
Suçlama doğru değildi.
- The charge was not true.
Telefonumu şarj etmem gerekiyor.
- I need to charge my mobile.
Cep telefonunu şarj etmeyi unutma.
- Don't forget to charge your cell phone.
Asla sana herhangi bir zarar vermek istemedim.
- I never meant you any harm.
Tom'un niyeti zarar vermek değildi.
- Tom didn't mean any harm.
Tom'u incitmek isteyecek birinin farkında mısın?
- Are you aware of anyone who would want to harm Tom?
Seni asla incitmek istemedim.
- I never wanted to harm you.
Televizyonun çocuklara zarar verdiğini düşünüyor musunuz?
- Do you think television does children harm?
O bir sineğe bile zarar veremez.
- She can't even harm a fly.
Arabamın bataryasını şarj etmek zorundayım.
- I have to charge the battery of my car.
Batarya tam olarak şarj oldu mu?
- Is the battery fully charged?
Tom birinci derecen saldırı ile suçlandı ve 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
- Tom was charged with first degree assault and sentenced to 15 years in prison.
Tom saldırı ve darp ile suçlandı.
- Tom has been charged with assault and battery.
Hiç kimse sana kötülük etmeyecek.
- No one will harm you.
Kimse sana kötülük etmeyecek.
- No one's going to harm you.
Tom resmi olarak görevlendirilmedi.
- Tom hasn't been officially charged.
Patron beni görevlendirdi.
- The boss put me in charge.
... perpetrator of a harm may be in one jurisdiction or one ...
... can harm the body. ...