Bu telefon faks makinesine bağlıdır.
- This telephone is connected to the fax machine.
Tom'un bağlı olduğunu biliyorum.
- I know Tom is connected.
Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.
- The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet.
Olaylar yakından bağlantılı idi.
- The events were closely linked.
Hayatımda ilk defa birine bu kadar bağlandığımı hissettim.
- It's the first time in my life I've felt so connected with someone.
Hiç internete bağlandın mı?
- Have you ever connected to the Internet?
Bir insan aya indi. Berlinde bir duvar yıkıldı. Bir dünya kendi bilimimizle ve hayal gücümüzle bağlandı.
- A man touched down on the moon. A wall came down in Berlin. A world was connected by our own science and imagination.
İki şehir bu otoyol ile birbirine bağlandı.
- The two cities are connected by this highway.
Olaylar yakından bağlantılı idi.
- The events were closely linked.
Tom bloğundan benim siteme bağlandı.
- Tom linked to my website from his blog.
Mary sincaplarla ilgili her şeyi toplar.
- Mary collects anything that's connected with squirrels.
Fadıl'ın Leyla'nın ortadan kaybolmasıyla ilişkili olduğuyla ilgili hiç kanıt yoktu.
- There was no proof that Fadil was connected to Layla's disappearance.
Fadıl'ın Leyla'nın ortadan kaybolmasıyla ilişkili olduğuyla ilgili hiç kanıt yoktu.
- There was no proof that Fadil was connected to Layla's disappearance.
Onların hepsi akraba.
- All of them are connected.
Tatoeba'nı yeni versiyonu, insanları eklemeye ve onlarda redaksiyon yapmaya olanak sağlayacak!
- The new version of Tatoeba will allow linking people, and even editing them!
... than they would be connected online. ...
... where we've connected businesses to research universities that can help ...