the-whole

listen to the pronunciation of the-whole
İngilizce - Türkçe

the-whole teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

all
{i} hepsi

Hepsi bununla tamamlandı. - All is completed with this.

Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek. - All they that take the sword shall perish with the sword.

all
{i} her şey

Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen. - All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive.

Aşkta ve savaşta her şey adildir. - All's fair in love and war.

the whole
tamam

Devriye arabaları alanının tamamını kapsamaktadır. - The patrol cars cover the whole of the area.

O, dokuz yardın tamamını satın aldı. - He bought the whole nine yards.

all
bütün

Para bütün kötülüğün köküdür. - Money is the root of all evil.

Bahçedeki bütün çiçekler sarı. - All the flowers in the garden are yellow.

all
her iki taraf
all
tamamen

Tepe tamamen karla kaplıydı. - The hill was all covered with snow.

Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

all
her biri

Ben dünyadaki tüm kuşların efendisiyim ve sadece düdüğüme üflemek zorundayım ve her biri bana gelecektir. - I am master of all the birds in the world, and have only to blow my whistle and every one will come to me.

Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım. - I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one.

all
all fours dört ayak
all
all his life butun ömrünce
all
{s} özbeöz

O özbeöz Amerikalı bir adamla evlenmek istedi. - She wanted to marry an all-American man.

all
{s} her

Bill her zaman dürüsttür. - Bill is honest all the time.

Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır. - Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.

all
tümü, tümünü
all
{s} tüm

Diğer tüm diller Uygurca'dan daha kolaydır. - All the other languages are easier than Uighur.

Bahçedeki tüm çiçekler sarı. - All the flowers in the garden are yellow.

all
alayı
all
tümü

Sıcak suyun tümünü kullanma. - Don't use all the hot water.

Futbol takımımız kasabadaki diğer takımların tümünü yendi. - Our soccer team beat all the other teams in the town.

all
büsbütün

Tom büsbütün o kadar kötü olamaz. - Tom can't be all that bad.

all
all night bütün gece
all
diğe

Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir. - 80% of all English words come from other languages.

Futbol takımımız kasabadaki diğer takımların tümünü yendi. - Our soccer team beat all the other teams in the town.

all
{s} bütün, tüm; hepsi: All roses have thorns. Bütün güller dikenlidir. He worked all day. Bütün gün çalıştı
the whole
bütün

Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim. - I spent the whole afternoon chatting with friends.

Her cumartesi bütün evi temizleriz. - Every Saturday we clean the whole house.

İngilizce - İngilizce
{n} universal
{n} all

I was in Boston almost all summer. - I was in Boston for almost the whole summer.

He ate all of the apple. - He ate the whole apple.

the-whole

    Videolar

    ... IF YOU CAN BE GOOD FOR A WHOLE WEEK. ...
    ... So we think there's going to be a whole new category of ...