The customer rejected everything that I showed her.
- Müşteri, gösterdiğim her şeyi reddetti.
Don't worry, everything will be OK.
- Üzülmeyin, her şey düzelecek.
I will do anything for you.
- Senin için her şeyi yapacağım.
This means you can reuse them freely for a textbook, for an application, for a research project, for anything!
- Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir.
All you have to do is sign this paper.
- Yapmanız gereken her şey bu evrakı imzalamaktır.
One will be judged by one's appearance first of all.
- Bir insan her şeyden önce görünümü ile değerlendirilecektir.
How many omnivorous children are patients in hospital?
- Hastanede her şeyi yiyen kaç çocuk hasta var?
Jane Goodall discovered that chimpanzees are omnivorous, not vegetarian.
- Jane Goodall şempanzelerin her şeyi yediklerini, vejetaryen olmadıklarını keşfetti.
Maria knows everything there is to know about dairying, having been employed in the field for over 35 years.
- Maria, 35 yılı aşkın bir süredir arazide istihdam edildiği için, sütçülük hakkında herşeyi bilir.
Tell Tom everything's fine.
- Tom'a herşeyin yolunda olduğunu söyle.