İşler planlandığı gibi gitmedi.
- Things did not go as intended.
Bildiği kadarıyla işler yolunda gidiyordu.
- So far as he was concerned, things were going well.
Diğerleri hakkında kötü şeyler söyleme.
- Don't say bad things about others.
Lütfen değerli şeyleri burada bırakmayın.
- Please don't leave valuable things here.
Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
- Take things a little more seriously.
Lütfen eşyalarımı oldukları gibi bırakın.
- Please leave my things as they are.
Bütün bu şeyi planlayan kişi sen miydin?
- Were you the one who planned this whole thing?
Yanlış şey yapan kişi bendim, sen değil.
- I was the one who did the wrong thing, not you.
Biz olaylara kızmamalıyız: onlar hiç umursamıyor.
- We must not get angry at things: they don't care at all.
Tom'un çoğunlukla olayları hatırlama sorunu var.
- Tom often has trouble remembering things.
Büyük annem giysiler örmeyi seviyor.
- My grandmother likes to weave things.
Bir insanın asla pişman olmayacağı tek şey onun hatalarıdır.
- The only thing one never regrets are one's mistakes.
Bir Japon insanı böyle bir şeyi asla yapmazdı.
- A Japanese person would never do such a thing.
Canlılar hücrelerden oluşur.
- Living things are made from cells.
Tüm canlılar varlığın tek zincirine bağlıdırlar.
- All living things are connected in one chain of being.
Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
- The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
İnsanlar sevilmek, nesneler ise kullanılmak için yaratılmıştı. Dünya kaos içinde, çünkü her şey karşıt.
- People were created to be loved, things were created to be used. The world is in chaos, because everything is opposite.
İhtiyaç duymadığım pek çok şeyim var.
- I have so many things I don't need.
Yapmanıza ihtiyaç duyduğum bir şey daha var.
- There's one more thing I need you to do.
Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.
- We always talked about a lot of things after school.
Öyle şeyler konusunda bilgim yok.
- I don't know about things like that.
Hiç kimse şimdiye kadar böyle bir şey görmedi.
- No one ever saw such a thing.
Bu tür şeylerin neden olduğunu kimse bilmiyor.
- Nobody knows why this kind of thing happens.
you poor thing.
The thing is, I don't have any money.
... WHEN YOU'RE WEARING ONE OF THOSE THINGS, ...
... A COUPLE OF THINGS ARTHUR OBVIOUSLY DOESN'T HAVE. ...