İşler planlandığı gibi gitmedi.
- Things didn't go as planned.
Andrina'nın işleri ciddiye almadığını bilirim ama kendisi harika bir arkadaş.
- I know Andrina doesn't take things seriously, but she is a wonderful friend.
Diğerleri hakkında kötü şeyler söyleme.
- Don't say bad things about others.
Lütfen değerli şeyleri burada bırakmayın.
- Please don't leave valuable things here.
Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.
- Nobody could explain how the thing was made.
Lütfen eşyalarımı oldukları gibi bırakın.
- Please leave my things as they are.
Bütün bu şeyi planlayan kişi sen miydin?
- Were you the one who planned this whole thing?
Yanlış şey yapan kişi bendim, sen değil.
- I was the one who did the wrong thing, not you.
Tom'un çoğunlukla olayları hatırlama sorunu var.
- Tom often has trouble remembering things.
Biz olaylara kızmamalıyız: onlar hiç umursamıyor.
- We must not get angry at things: they don't care at all.
Büyük annem giysiler örmeyi seviyor.
- My grandmother likes to weave things.
Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
- Older people are often afraid of trying new things.
Bir insanın asla pişman olmayacağı tek şey onun hatalarıdır.
- The only thing one never regrets are one's mistakes.
Tüm canlılar bir gün ölür.
- All living things die some day.
Tüm canlılar varlığın tek zincirine bağlıdırlar.
- All living things are connected in one chain of being.
Tom'un yolculuğu sırasında yanına alacağı şeylerin listesinde ilk nesne cep telefonu şarjıydı.
- The first item on Tom's list of things to take with him on his trip is his mobile phone recharger.
Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
- The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
İnsanlar ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın alırlar.
- People buy things they don't need.
İhtiyaç duymadığım pek çok şeyim var.
- I have so many things I don't need.
Konuları sallantıda bırakmayı sevmiyorum.
- I don't like to leave things up in the air.
Öyle şeyler konusunda bilgim yok.
- I don't know about things like that.
Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.
- Nobody could explain how the thing was made.
Bu tür şeylerin neden olduğunu kimse bilmiyor.
- Nobody knows why this kind of thing happens.
you poor thing.
The thing is, I don't have any money.
... I'VE SEEN THINGS NO BOY MY AGE SHOULD SEE. ...
... - WHAT'S THIS? - IT'S A LIST OF BAD THINGS ...