Onun fikri muhtemelen kabul edilecek.
- His opinion will probably be accepted.
Muhtemelen sorunun kolay bir çözümü vardır.
- There is probably an easy solution to the problem.
Galiba sen bugün söylediğim bir sözü anlamıyorsun.
- You probably don't understand a word I'm saying today.
Bu kış galiba çok soğuk olacak.
- This winter will probably be very cold.
Eğer kahvaltı yapmazsanız, büyük olasılıkla sabah acıkırsınız ve işinizde önceki gibi verimli olmazsınız.
- If you don't eat breakfast, you'll probably be hungry during the morning and won't be as efficient at work as you could be.
Fakat büyük olasılıkla sonuncu olacağım, bu acınacak bir durum.
- But probably I'll be the last, which is a pity.
Eğer kahvaltı yapmazsanız, büyük olasılıkla sabah acıkırsınız ve işinizde önceki gibi verimli olmazsınız.
- If you don't eat breakfast, you'll probably be hungry during the morning and won't be as efficient at work as you could be.
O büyük olasılıkla başarısız olacak.
- He will probably fail.
Çok meşgulüm, bu nedenle belki de yarın gelemeyeceğim.
- I'm very busy so probably I won't be able to come tomorrow.
Belki de Tom'a bu soruyu sormamalıydım.
- I probably shouldn't have asked Tom that question.
Herhalde benim yapabileceğim çok az var.
- There's probably very little I can do.
Ben herhalde Tom'un yaptığı aynı şeyi yapardım.
- I probably would've done the same thing that Tom did.
Onun ilk albümünün iyi satacağı olasıdır.
- It is probable that her first album will sell well.
Bu mümkün, ama olası değildir.
- It's possible, but not probable.
Başarısız olması muhtemel.
- It is probable that he will fail.
Bu metin Latince olsaydı, onların zaten tercüme etmesi muhtemeldi.
- If this text had been in Latin, it is probable that they would have already translated it.
Başarısız olması muhtemel.
- It is probable that he will fail.
Onun hasta olması muhtemeldir.
- It is probable that he is ill.
O, büyük ihtimalle gelecek.
- Most probably, he'll come.
O, büyük ihtimalle gelecek.
- Most probably, she'll come.
Onun yarın gelecek olması mümkün.
- It is probable that she will come tomorrow.
Bu mümkün, ama olası değildir.
- It's possible, but not probable.
I'm very busy so probably I won't be able to come tomorrow.
- I'm very busy so I probably won't be able to come tomorrow.
It will probably snow tomorrow.
- Probably it will snow tomorrow.
It might very well rain this afternoon.
... So I think I'll probably do it after the earnings call. ...
... And I guess maybe the last one would probably be it's really ...