Oğlunu övdüğümde çok dikkatlice dinledi.
- She listened very carefully when I praised her son.
İnsanlar onu cesaretinden dolayı övdü.
- The people praised him for his courage.
Hiç kimse ülkemi övmek istemedi.
- Nobody wanted to praise my country.
Hiç kimse benim ülkemi övmek istemiyor.
- Nobody wants to praise my country.
Tom kesinlikle övgüyü hakediyor.
- Tom certainly deserves praise.
Bu kitap övgüye layık.
- This book is worthy of praise.
Oğlunu övdüğümde çok dikkatlice dinledi.
- She listened very carefully when I praised her son.
Övüldüğümüz zaman güven kazanırız.
- When we are praised, we gain confidence.
Onu çalışkanlığı için methettim.
- I praised him for his diligence.
O bir hayat kurtardığı için methedildi.
- He was praised for saving a life.
Senatörler benim hareketimi övüyorlardı.
- The senators will praise my act.
Hiç kimse benim ülkemi övmek istemiyor.
- Nobody wants to praise my country.
Hiç kimse ülkemi övmedi.
- Nobody praised my country.