Kuzey güneyden zıt yöndedir.
- North is the opposite direction from south.
Ölüm yaşamın zıttı değildir: biz ölümümüzü ölürken geçirmezken hayatımızı yaşarken geçiririz.
- Dying is not the opposite of living: we spend our life living while we don't spend our death dying.
Bu, benim beklediğimin tersi.
- This is the opposite of what I expected.
Benim görüşüm sizinkinin tam tersi.
- My opinion is exactly the opposite of yours.
Aksi yöne gitmen gerekir.
- You should go in the opposite direction.
Sevinmek, üzülmenin karşıtıdır.
- Delight is the opposite of sorrow.
İkiz olmalarına karşın onların karşıt kişilikleri vardı.
- Although they were twins, they were of opposite personalities.
Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
- They live in the house opposite to ours.
Onun evi otobüs durağının tam karşısında.
- Her house is just opposite the bus stop.
Sami karşı yönden geliyordu.
- Sami was coming in the opposite direction.
Benim görüşüm karşı yönde.
- My opinion is the opposite.
Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
- They live in the house opposite to ours.
Kimin evi seninkinin karşısında?
- Whose house is opposite to yours?
Tom Mary'nin karşısına oturdu.
- Tom sat opposite Mary.
Karşıda altı katlı bir bina var.
- Opposite there is a six-story building.
Yahudilik gerçekten Hıristiyanlığın zıttı değil.
- Judaism isn't really the opposite of Christianity.
Wrong'un zıt kelimesi right'tır.
- The opposite of wrong is right.
He has a lot of success with the opposite sex.
I was on my seat and she stood opposite.
She saw him walking on the opposite side of the road.
Up is the opposite of down.
He lives opposite the pub.
He played opposite Marilyn Monroe.
They were moving in opposite directions.
... Antimatter is the opposite of matter, it has the opposite charge. So an electron has ...
... Now fortunately, there's an equal and opposite reaction ...