noktalar

listen to the pronunciation of noktalar
Türkçe - İngilizce
punctuation ellipsis dots, ellipsis points, suspension dots, suspension points
(Bilgisayar) dots

Sami connected the dots. - Sami noktaları birleştirdi.

Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille. - Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.

points

Every man has his own strong points. - Her insanın kendi güçlü noktaları vardır.

Everyone has both strong and weak points. - Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.

nokta
dot

Please cut along the dotted line. - Lütfen noktalı çizgi boyunca kesin.

Turkish distinguishes between dotted and dotless Is. There are capital and lowercase versions of both. - Türkçe noktalı ve noktasız I arasında ayrım yapıyor. Her ikisinin de büyük ve küçük versiyonları var.

nokta
point

The lake is deepest at this point. - Göl bu noktada en derindir.

Fourthly, my first three points do not exist. - Dördüncü olarak, benim ilk üç noktam yoktur.

nokta
spot

I have a round bald spot on my head. - Kafamda yuvarlak kel bir nokta var.

We met at the designated spot. - Biz belirlenen noktada buluştuk.

noktalar ve tireler
dots and dashes
noktalar ve çizgiler
dot and dash
nokta
full stop

Please add a full stop at the end of your sentence. - Lütfen cümlenizin sonuna bir nokta ekleyin.

All of these sentences need a full stop. - Bu cümlelerin hepsinin bir noktaya ihtiyacı var.

nokta
period

There needs to be a period at the end of a sentence. - Bir cümlenin sonunda bir nokta olmalı.

You can't replace the comma with a period in this sentence. - Bu cümlede virgülü bir noktayla değiştiremezsiniz.

hassas noktalar
(Askeri) vulnerabilities
kesikli noktalar
(Bilgisayar) cutout dots
nokta
stage
nokta
(Bilgisayar) dots

Sami connected the dots. - Sami noktaları birleştirdi.

What are those little dots? - Şu küçük noktalar nedir?

nokta
vertex
nokta
(Bilgisayar) points

The essential points of my argument have been expressed in the preceding pages. - Benim görüşümün temel noktasını önceki sayfalarda ifade ettim.

Everyone has both strong and weak points. - Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.

nokta
(Bilgisayar) pels
nokta
police post
nokta
(Havacılık) spool
nokta
subject
nokta
{i} speck
nokta
punctum
nokta
the point is
baklava noktalar
(Bilgisayar) diamond dots
basit noktalar
(Bilgisayar) basic dots
doğrudaş noktalar
collinear points
doğrusal noktalar
collinear points
duyarlı noktalar
susceptibilities
hassas noktalar
susceptibilities
nokta
(Matematik) point
nokta
spot, speck
nokta
point, item, particular (under discussion)
nokta
post
nokta
place, spot
nokta
tittle
nokta
stop

We'll have to put a stop to this. - Buna bir nokta koymak zorunda kalacağız.

Please put a stop to this nonsense. - Lütfen bu saçmalığa bir nokta koy.

nokta
speckle
nokta
point, dot; full stop, period; speck, spot; place, spot; subject, point; military post, police post
nokta
full point
nokta
particular

The teacher particularly emphasized that point. - Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.

nokta
punctuation period, Brit. full stop
nokta
point (along a road where a policeman or soldier is always to be found)
nokta
pinpoint
nokta
point, dot
nokta
fleck
nokta
period , dot , point
nokta
macula
simetrik noktalar
(Matematik) symmetric points
Türkçe - Türkçe
nukat
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Durak işareti
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Göze ârız olan leke
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Durak, mevki. Mahâl
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Yazıdaki durak işâreti
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Mat: Hiçbir uzunluğu olmayan şekil
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) (Nukta) Benek
NOKTA
(Osmanlı Dönemi) Tek karakol, tek nöbetçi
Nokta
(Osmanlı Dönemi) VEKTE
nokta
Yer
nokta
Bazı harflerin üzerine konulan ufak işaret
nokta
Nöbetçi, gözcü, bekçi
nokta
Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan, küçük benek biçimindeki noktalama işareti
nokta
Konu, konu ile ilgili önemli bölüm: "Genç adam, o noktada alaka uyandırıcı bir şey keşfetmiş gibiydi."- Y. K. Karaosmanoğlu
nokta
r: "Köşkten çıktık ve bahçenin her noktasını uzun uzun durup konuşarak dolaştık."- A. Haşim
nokta
Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan küçük benek biçimindeki işaret, durak
nokta
Sınır, derece, radde
nokta
Tek nöbetçi bulunan yer
nokta
Nöbetçi, gözcü, bekçi: "O yokuşun başındaki küçücük karakolun her gece çıkardığı noktayı unutuyorsunuz."- Ö. Seyfettin
nokta
Nöbetçi bulunan yer
nokta
Konu, konu ile ilgili önemli bölüm
nokta
Çok küçük boyutlarda işaret, benek
nokta
Hiçbir boyutu olmayan işaret
noktalar