kar%c5%9f%c4%b1dan kar%c5%9f%c4%b1ya teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- kâr
- profit
He claimed his share of the profits.
- Kar payını talep etti.
Let's agree to share in the profits.
- Karı paylaşmada anlaşalım.
- kar
- snow
According to the weather forecast, it will snow tomorrow.
- Hava tahminlerine göre yarın kar yağacak.
It will probably snow tomorrow.
- Yarın muhtemelen kar yağacak.
- kâr payı
- dividend
The bank has raised its dividend by 20%.
- Banka, kar payını % 20 oranında yükseltti.
- kar taneciği
- flake
- kâr
- benefit
It will be to our mutual benefit to carry out the plan.
- Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.
- kar yağmak
- snow
- eriyen kar
- slosh
- kâr
- capital
Most French people are against capital punishment.
- Çoğu Fransız, idam cezasına karşıdır.
He advocated State Capitalism over Market Capitalism.
- O, Pazar Kapitalizmine karşı Devlet Kapitalizmini savundu.
- kâr marjı
- markup
- kar yağışlı
- snowy
- kâr
- gain
Perry decided to gain information from Drake.
- Perry Drake'den bilgi almaya karar verdi.
They tried very hard to gain an advantage over one another.
- Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
- kâr oranı
- spread
- beklenen kar
- expected profit
- cüzi kâr
- insignificant earnings
- ekonomik kar
- economic profit
- fiktif kar
- (Ticaret) fictitious profit
- hisse başına kar
- (Ticaret) earnings per share
- kar
- (Hukuk) benefit, earnings, profit, benefit
- kar kaplı (dağ/tepe)
- snow-capped
- kar-zarar
- (Ticaret) gain or loss
- kuru kar
- (Havacılık) dry snow
- kırmızı kar
- (Meteoroloji) red snow
- siyah kar
- (Çevre) black snow
- suni kar
- artificial snow
- taze kar
- (Çevre) fresh snow
- teknik kar
- (Sigorta) technical profit
- yüksek kar
- (Ticaret) high profit
- Korkak bezirgan ne kâr eder ne ziyan
- (Atasözü) - Nothing venture, nothing have.- No pain, no gain
- faiz, vergi ve amortisman öncesi kâr
- EBIDTA;earnings before interest, tax, depreciation and amortization
- kar ayakkabısı
- Snowshoe
- kar fırtınalı
- snow stormy
- kar fırtınası
- Snow storm
- kar kazanmak
- To earn profits
- kar küreği
- snow shovel
- kar taneleri
- snowflakes
- kar topu
- snow ball
- kar tüpü
- (Çevre) Snow sampler
- kar çiçeği
- leucojum
- kar örnekleyici
- (Çevre) Snow sampler
- kar örneği
- snow samples
- kâr
- revenue
- kâr
- benefit. gain. profit
- Koalisyon İstihbarat Başkanlığı İstihbarata Karşı Koyma ve Beşeri İstihbarat Kar
- (Askeri) coalition Intelligence Directorate counterintelligence and human intelligence staff element
- bayi kar haddi
- (Ticaret) retail margin
- beklenen net kar oranı
- (Ticaret) expected rate of net profits
- beklenmeyen kar
- (Ticaret) windfall profit
- daha çok kâr etmek
- outsell
- elde edilen kar
- (Ticaret) acquired surplus
- eriyen kar
- slush
- faaliyet dışı kar
- (Ticaret) non operating profit
- giden hat kar
- (Bilgisayar) line out mix
- hastaya karpuz/çorba/kar sormak
- to ask someone if he wants something when it's obvious he does
- kahverengi kar
- (Meteoroloji) brown snow
- kar arabası
- snowmobile
Tom's snowmobile is broken.
- Tom'un kar arabası kırık.
He bought himself a snowmobile.
- O kendine bir kar arabası satın aldı.
- kar ayakkabısı
- snowshoes
- kar dişi
- icicle
- kar düşmek
- (snow) to fall
- kar gibi
- snow-white
- kar gibi
- snowy
- kar ispinozu
- snow bunting
- kar kazı
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: ördekgiller) snow goose
- kar kuyusu pit
- for preserving snow for summer use
- kar kızağı
- bobsleigh, toboggan
- kar siperi
- snow fence
- kar süpürücü
- snowplow; snowblower, snow thrower
- kar sınırı
- snow line, snow limit
- kar taneciği
- snowflake
Every snowflake is unique.
- Her kar taneciği benzersizdir.
- kar taneciği
- fleck of snow
- kar tavuğu
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: bağırtlakgiller, ormantavuğugiller) ptarmigan
- kar topu
- a) snowball b) white and round
- kar yağıyor
- It's snowing
- kar yığıntısı
- snowdrift
- kar zinciri
- safety chain
- kar ölçeği
- snow gauge
- kayakla kar sıçratma
- snowplough
- kayakla kar sıçratma
- snowplow
- kulakına kar suyu kaçmak
- to hear some disquieting news
- kuşbaşı kar
- snowflake
- kuşbaşı kar
- flake, snowflake
- kâr
- catch
You're going to catch hell from your wife if she finds out.
- Karın öğrenirse ondan fırçayı yiyeceksin.
My wife catches colds easily.
- Karım çok çabuk soğuk kapar.
- kâr
- pay dirt
- kâr
- avails
- kâr
- return
When I met Hanako last Sunday, she said she had returned three days before.
- Ben geçen Pazar Hanako ile karşılaştığımda, üç gün önce döndüğünü söyledi.
In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
- Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
- kâr
- avail
The bus service won't be available until the snow has melted.
- Kar eriyinceye kadar otobüs servisi mevcut olmayacak.
Tickets are available for $30 per couple or $20 per single reservation.
- Biletler çift başına 30 Dolar ya da tek bir rezervasyon için 20 Dolar karşılığı mevcuttur.
- kâr birikimli hisse senedi
- cumulative preference shares
- kâr etmeyen
- nonprofit
- kâr etmeyen
- unprofitable
- kâr getirmek
- sell at a premium
- kâr getirmek
- to bring profit, to pay, to yield, to bring sb in sth
- kâr hissesi
- fin . dividend, share of the profits
- kâr kalmak
- to remain as profit
- kâr oranı
- rate of profit
- kâr payı
- fin 1. profit margin. 2. dividend, share of the profits
- kâr payı
- bonus
- kâr ve zarar hesabı
- profit and loss account
- kâr zarar
- cetveli income account, profit and loss statement
- maliyet artı kâr
- cost plus
- mono kar sesi
- (Bilgisayar) mono mix volume
- new york borsası hisse senedi kâr endeksi
- Dow Jones average
- rotor tarafından savrulan kar
- (Askeri) snow whirled up by the rotor
- sulu kar
- soft hail
- sulu kar gibi
- sleety
- sulu kar haline gelmiş
- slushed
- sulu kar yağması
- sleeting
- sıcaka kar mı dayanır
- (Konuşma Dili) Wild spending of this sort would deplete even the greatest of fortunes. S
- vergiden önceki kar
- (Ticaret) profit before tax
- yoğun kar yağışlı
- thick with snow
- yüksek kâr ile satmak
- sell at a premium
- yürekine kar yağmak
- to feel pangs of jealousy or envy
- çamurlu kar
- slosh