Don't tell crude jokes in the presence of my father.
 - Babamın varlığında kaba şakalar yapma.
I was offended by her crude manners.
 - Onun kaba davranışı tarafından rencide edildim.
It was out of the ordinary for Chris to behave so roughly.
 - Chris'in kabaca davranması sıradışı idi.
Dennis doesn't have rough manners.
 - Dennis'in kaba davranışları yoktur.
He's rude, arrogant and ignorant.
 - O kaba, kibirli ve cahil.
Although he isn't ill-natured, he is not very kind.
 - Kaba olmamasına rağmen, çok nazik değildir.
Mike made a rude table from the logs.
 - Mike günlüklerinden kaba bir tablo yaptı.
I have a good mind to strike you for being so rude.
 - Sana çakmak için iyi bir düşüncem var,zira çok kaba davrandın.
Sodium bicarbonate is commonly known as baking soda.
 - Sodyum bikarbonat, yaygın olarak kabartma tozu olarak bilinir.
Don't judge me too harshly.
 - Beni çok kaba şekilde yargılama.
What Tom said was disrespectful.
 - Tom'un söylediği şey kabaydı.
He's misunderstood because of his vulgar language.
 - Kaba dili nedeniyle yanlış anlaşıldı.
I find his language vulgar.
 - Onun dilini kaba buluyorum.
You can speak roughly forty different languages.
 - Kırk farklı dili kabaca konuşabilirsin.
I'm roughly the same age as you.
 - Kabaca seninle aynı yaştayım.
Why isn't it red and puffy?
 - O neden kırmızı ve kabarık değil?