Our company decided for consistent fees.
- Şirketimiz istikrarlı ücretler için karar verdi.
The nation's trade balance improved last year as exports were strong, while imports remained steady.
- İhracaatlar güçlüyken, ithalatlar istikrarlı kalırken ülkenin ticaret dengesi geçen yıl gelişti.
Tom is going steady with Mary.
- Tom Mary ile istikrarlı gidecek.
You will be paid a stable base salary plus commissions on sale.
- Size istikrarlı bir taban maaş artı satış komisyonu ödenecektir.
Prices are stable these days.
- Fiyatlar bu günlerde istikrarlıdır.
He speaks English with a strong German accent.
- O,İngilizceyi istikrarlı bir Alman aksanıyla konuşur.
The nation's trade balance improved last year as exports were strong, while imports remained steady.
- İhracaatlar güçlüyken, ithalatlar istikrarlı kalırken ülkenin ticaret dengesi geçen yıl gelişti.
Sami was looking for some stability.
- Sami biraz istikrar arıyordu.
The stability of Chinese economy is substantially overestimated.
- Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.
Tom is going steady with Mary.
- Tom Mary ile istikrarlı gidecek.
There was steady economic improvement.
- İstikrarlı ekonomik gelişme vardı.
Tom kararlılıktan yoksun.
- Tom istikrardan mahrum.
Kararlılıkla her şeyi başarırız.
- İstikrarla her şeye muvaffak oluruz.