Tom isn't very assertive.
- Tom çok iddialı değil.
I can be assertive if necessary.
- Gerekirse iddialı olabilirim.
I found his pretentious demeanor quite disconcerting.
- Onun iddialı tavrını oldukça kaygılı buldum.
Tom has ambitious goals.
- Tom'un iddialı hedefleri var.
Tom has denied the allegations.
- Tom iddiayı yalanladı.
Tom has denied that allegation.
- Tom o iddiayı yalanladı.
Goethe claimed, one who cannot speak foreign languages does not know one's own language either.
- Goethe iddia etti, yabancı dilleri konuşamayan birisi kendi dilini de bilmez.
The man claimed he didn't take the money.
- Adam parayı almadığını iddia etti.
So long as you have no evidence for your assertions, I am not having this conversation.
- İddiaların için bir kanıtın olmadığı sürece ben bu konuşmayı yapmıyorum.
Can you prove the validity of your assertion?
- İddianızın geçerliliğini ispat edebilir misiniz?
I bet you're wondering how this works.
- Her iddiasına varım ki bunun nasıl çalıştığını merak ediyorsun.
I bet ten dollars on that horse.
- O at üzerine on dolar iddiaya giriyorum.
This idea is the basis of my argument.
- Bu fikir benim iddiamın temelidir.
Her argument was not based on facts.
- Onun iddiası gerçeklere dayalı değildi.
She allegedly killed him.
- O, iddialara göre onu öldürdü.
She allegedly murdered him.
- İddiaya göre onu o öldürdü.