Türkçe - İngilizce
hattı teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- hattı dinleme
- wire tapping
- hattı dinlemek
- wire tap
- hattı tutun lütfen
- hold the line please
- hareket hattı
- (Askeri) course of action
- hava basınçlı kargo hattı
- pneumatic tube
- hava hattı
- aerial line
- hat
- line
The thief cut the telephone lines before breaking into the house.
-Eve girmeden önce, hırsız telefon hatlarını kesmiş.
I tried to call him up, but the line was busy.
-Ben onu aramaya çalıştım, ama hat meşguldü.
- hat
- track
We cross the railroad tracks every morning.
-Her sabah demir yolu hatlarını geçeriz.
I cross the railroad tracks every morning.
-Her sabah demir yolu hattını geçerim.
- hat
- loop
- hat
- note
Don't hesitate to send a note if you observe an error.
-Hata görürsen bir not göndermekten çekinme.
- hat
- script
- hat
- limit
Though Tom's English seems quite good at times, he doesn't seem to know his limitations and it's impossible to convince him that he's wrong when he makes a mistake.
-Tom'un İngilizcesi zaman zaman oldukça iyi görünsede, o sınırlarını biliyor gibi görünmüyor ve o bir hata yaptığında onu hatalı olduğuna ikna etmek imkansızdır.
- hat
- channel
- hat
- writing
He remembers writing to her every week.
-Ona her hafta yazdığını hatırlıyor.
Your writing is good except for a few mistakes.
-Birkaç hata dışında yazınız iyi.
- hat
- guideline
- manevra hattı
- sidetrack
- abone hattı
- subscribers line
- besleme hattı
- feeder
- blast hattı
- (Askeri) blast line
- boru hattı
- conduit
- boru hattı
- (Otomotiv) tubing
- boru hattı
- pipelines
- buhar hattı
- steam line
- demirleme hattı
- (Askeri) anchor line
- demiryolu hattı
- track
- demiryolu hattı
- railway track
- dengeli iletim hattı
- (Bilgisayar,Teknik) balanced transmission line
- destek hattı
- (Askeri) support line
- elektrik hattı
- (Elektrik, Elektronik) electric line
- fren hattı
- brake line
- gümrük hattı
- (Ticaret) customs frontier
- güvenlik hattı
- (Askeri) safety line
- güç hattı
- (Elektrik, Elektronik) power line
- hat
- (Askeri,Teknik) link
- hizmet hattı
- service line
- ileri hattı
- (Askeri) forward line
- iletim hattı
- conduit
- iletim hattı yükselteci
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) transmission line amplifier
- imalat hattı
- production line
- kredi hattı
- (Ticaret) credit line
- merkez hattı
- center line
- montaj-hattı dengeleme
- assembly-line balancing
- mukavemet hattı
- (Askeri) line of resistance
- petrol boru hattı
- petroleum pipelines
- referans hattı
- (Askeri) reference line
- sapma hattı
- (Askeri) agonic line
- ses hattı
- (Bilgisayar) audio line
- taban hattı
- (Tıp) baseline
- tarama hattı
- (Askeri) scan line
- telefon hattı
- (Bilgisayar) phoneline
- toprak hattı
- earth
- toprak hattı
- ground cable
- toprak hattı
- (Askeri) ground connection
- ufuk hattı
- skyline
- veri hattı
- (Bilgisayar) data link
- yaka hattı
- (Tekstil) neckline
- üretim hattı
- (Ticaret) line
- üretim hattı
- production line
- hat
- carline
- hat
- railway track
- hat
- stroke
- boru hattı
- pipe line
- hat
- {i} route
- hat
- line up
- isale hattı
- (İnşaat) Transmission line
- metro hattı
- Tube line
- numune hattı
- (Mühendislik) sampling line
- Geliştirlimiş Taktik Verşi Hattı Sistemi
- (Askeri) Advanced Tactical Data Link System
- K.K. taktik veri hattı 1
- (Askeri) Army tactical data link 1
- Muhtemel Durum Planlama Tesisleri Listesi; ateş koordinasyon hattı
- (Askeri) Contingency Planning Facilities List; coordinated fire line
- akış hattı
- flow line
- alay ihtiyat hattı
- (Askeri) regimental reserve line
- arama ve kurtarma telefonu (özel imdat hattı)
- (Askeri) search and rescue (SAR) telephone (private hotline)
- askeri hava muhabere hattı
- (Askeri) military air line of communications
- ateş desteği koordinasyon hattı
- (Askeri) fire support coordination line
- ateş emniyet hattı
- (Askeri) restrictive fire line
- ateş emniyet hattı / yasak ateş hattı
- (Askeri) no-fire area
- ateş hattı
- firing line
- ateş hattı/boyu
- firing line
- atış hattı istikamet açısı
- (Askeri) azimuth of fire
- banliyö hattı
- railway
- bağlantı hattı
- connecting line, tie line
- benzin buharlaşma hattı
- (Otomotiv) fuel vapour line
- benzin hattı
- gas line
- besleme hattı
- feed line
- bilet hattı
- ticket line
- bilgi hattı
- verse line
- birleştirilmiş sistem testi; şehirler arası ana telefon hattı
- (Askeri) integrated system test; interswitch trunk
- boru hattı taşımacılığı
- (Hukuk) pipeline transportation
- cebri boru hattı
- pressure pipe line
- cephe hattı
- front line
- cephe hattı
- (İnşaat) building line
- dahili telefon hattı
- extension
- dekovil hattı
- tramway
- demiryolu elektrik hattı
- belt line
- demiryolu hattı
- line
- demiryolu hattı
- roadbed
- devre anahtarı seçim hattı; muharebe arama / kurtarma tespit cihazı
- (Askeri) circuit switch select line; combat survivor evader locator
- dost birlikleri ileri hattı
- (Askeri) forward line of own troops
- dost kuvvetlerin ileri hattı
- (Askeri) forward line of own troops
- döküm hattı
- spill port
- dönüş hattı
- return piping
- egzoz hattı
- exhaust line
- elektrik hattı
- power line
- elektriksel gecikme hattı
- (Elektrik, Elektronik) electric delay line
- emme hattı
- (Otomotiv) intake line
- emniyet hattı
- safety circuit
- enerji hattı
- energy line
- enerji hattı
- (Hukuk) energy network
- esme hattı
- (Meteoroloji) line blow
- etki hattı
- (Askeri) line of arrival
- etki hattı
- (Askeri) line of impact
- foto uçuş hattı
- (Askeri) photographic flight line
- gecikme hattı
- delay line
- geciktirme hattı
- delay line
- geciktirme hattı belleği
- (Bilgisayar) delay line storage
- geciktirme hattı yazmacı
- (Bilgisayar) delay line register
- gel-git için referans hattı
- (Askeri) tidal-datum
- gerileme hattı
- (Askeri) line of retreat
- gerilim hattı
- hot wire
- geçiş hattı
- by-pass port
- gizli haberalma hattı
- pipe line
- grev hattı
- (Ticaret) picket line
I doubt that Tom has the courage to cross the picket line.
-Tom'un grev hattını geçecek cesareti olduğundan şüpheliyim.
- grid hattı
- (Askeri) grid line
- grid kesişme hattı
- (Askeri) grid junction
- görüş hattı
- line of sight
- görüş hattı
- bearing line
- görüş hattı ötesinde
- (Askeri) beyond line of sight
- güç hattı soğutucusu
- (Askeri) power line conditioner
- hat
- (transport or communications) line
- hat
- (facial or bodily) feature, contour
- hat
- (Elektrik) line, wire
- hat
- handwriting; calligraphy
- hat
- ichno
- hat
- lettering
- hat
- line; writing yazı
- hedef hattı belirleme cihazı
- (Askeri) designator target line
- hedefler hattı
- (Askeri) line of targets
- hidrolik hattı
- (Otomotiv) hydraulic line
- hızlı tren hattı
- high-speed rail line
- idare hattı
- (Politika, Siyaset) line of control
- iletişim hattı
- communucation line
- irtibat hattı
- (Askeri) line of communications
- iskandil hattı
- sounding line
- iskandil hattı
- fathom line
- istiva hattı
- the equator
- için hangi hattı kullanmam lazım
- Which line should I take
- kablo giriş paneli; dairevi hata ihtimali; Orta Avrupa Boru Hattı
- (Askeri) cable entrance panel; circular error probable
- kablo hattı
- ropeway
- kablo hattı
- (Otomotiv) wiring routing
- kablo hattı
- cable line
- kanalizasyon hattı
- sewer line
- karakol hattı line of patrol stations along
- an international border
- kayma hattı
- slip line
- kerte hattı
- rhumb line
- kerte hattı
- loxodrome
- kerteriz hattı
- line of bearing
- kirlilik denetim hattı
- (Çevre) contamination control line
- kirlilik kontrol hattı
- (Askeri) contamination control line
- kondens hattı
- condensate line
- kontrol hattı
- (Politika, Siyaset) line of control
- kordon hattı boyunca
- (İnşaat) cordwise
- kumanda hattı
- (Politika, Siyaset) line of command
- kurgu hattı dengelemesi
- line balancing
- kuvvet hattı
- line of force
- kıyı hattı
- (Askeri) shore line
- lastik hattı
- (Otomotiv) tire line
- liman hattı
- (Askeri) harbor line
- manevra hattı
- siding
- merkez hattı
- centre line
- merkezi batarya hattı terminal ünitesi
- (Askeri) common battery line terminal unit
- mevki hattı
- (Askeri) line of position
- mevki hattı
- (Askeri) position line
- mevzi hattı
- (Askeri) line of position
- montaj hattı
- assembly line
Tom's fingers got smashed while working on the assembly line.
-Montaj hattı üzerinde çalışırken, Tom'un parmakları mahvoldu.
- montaj hattı
- (Otomotiv) mounting line
- montaj-hattı metodu
- assembly-line methods
- muhabere arayüz işlemcisi sahte hattı
- (Askeri) communications interface processor pseudo line
- muharebe bölgesi ileri hattı
- (Askeri) forward edge of the battle area
- muhtemel yayılma hattı
- (Askeri) probable line of deployment
- muhtemel çıkış hattı
- (Askeri) probable line of deployment
- müdafaa hattı
- mil . line of defense
- mütareke hudut tayin hattı; XX (SL) ulaştırma planının belirlenmesi
- (Askeri) armistice demarcation line; assign XX (SL) routing
- nakil boru hattı
- conduit
- omuz hattı
- (Tekstil) shoulder line
- ortak telefon hattı
- party line
- petrol boru hattı
- pipe line
- petrol boru hattı
- pipeline
The oil pipeline is leaking.
-Petrol boru hattı sızıntı yapıyor.
- petrol hattı
- oil pipeline
- pruva hattı a line of ships
- (one behind the other)
- rota hattı
- course line
- sabit kerteriz hattı
- (Askeri) line of constant bearing
- safha hattı; kamu hukuku
- (Askeri) phase line; public law
- sahil hattı
- shore line
- sahil hattı
- bankline
- sahil hattı uzunluğu
- (Denizbilim) length of shoreline
- santigrat; saat; örtme faktörü; sürünme hattı şekli
- (Askeri) centigrade; clock; coverage factor; creeping line pattern
- savunma hattı
- (Askeri) line of defense
- savunma hattı
- line of defence
- seyir hattı
- sea lane
- silah bırakma hattı
- (Askeri) weapons release line
- silme oluğu hattı
- (İnşaat) throat line
- sorgulama hattı
- line of questioning
- sorgulama hattı
- line of inquiry
- sorgulama hattı
- line of reasoning
- sorumluluk devretme hattı
- (Askeri) hand-over line
- strok orta hattı
- (Bilgisayar,Teknik) stroke center line
- su hattı
- waterline
- sulu karışım hattı
- (Madencilik) slurry line
- sıfır semt hattı
- (Askeri) zero azimuth line
- sızıntı hattı
- seepage line
- taarruz çıkış hattı
- (Askeri) line of departure
- tabii kaya hattı
- original rock line
- tabii zemin hattı
- original ground line
- tabii zemin hattı
- natural ground surface
- tank hattı
- tank line
- tavan hattı
- (Otomotiv) roof line
- taşıyıcı hattı
- carrier line
- tehlike hattı
- danger line
- tek birimli dönüşü olmayan takip hattı; iz kontrol ağı
- (Askeri) trackline single-unit non-return; track supervision net
İlgili Terimler
İngilizce - İngilizce
hattı teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- hat
- The lottery or draw itself
We're both in the hat, let's hope we come up against each other.
- hat
- Any receptacle from which numbers/names are pulled out in a lottery
- hat
- A particular role or capacity that a person might fill
My mother was wearing several hats in the early fifties: hostess, scout, wife, and mother.
- hat
- {n} a part of dress, a cover for the head
- hat
- A hat is a head covering, often with a brim round it, which is usually worn out of doors to give protection from the weather
- hat
- furnish with a hat
- hat
- The portion of a detachable brake disc that comes in contact with the wheel hub
- hat
- to knock something into a cocked hat: see cocked hat. Head covering of any of various styles, used for warmth, fashion, or religious or ceremonial purposes, when it often symbolizes the office or rank of the wearer. In the West, through the Middle Ages, men wore hats in the form of caps or hoods, and women wore veils, hoods, or head draperies. The silk top hat originated in Florence 1760. The derby (bowler) was introduced in 1850. The cloth cap with visor was for decades the international standard for workingmen and boys. Women's hats went through periods of astonishing ostentation, the last being the years preceding World War I. Since 1960 the wearing of hats by both men and women has greatly declined in the West. With 15th-century origins, the broad-brimmed sombrero is still popular in Mexico and parts of Latin America. The people of East Asia have devised head coverings as simple as the Chinese coolie hat, a one-piece flattened cone, and as elaborate and decorative as the Japanese cap-shaped kammuri of black lacquered silk decorated with an upright streamer and imperial chrysanthemum crest. In India the Gandhi cap, fez, and turban are in general use. In regions where the Ottoman Empire ruled (including the Balkans and North Africa), the traditional headgear of the fez and tarboosh remained popular for men until the 20th century. Farther east, from Iran to South Asia (as well as in parts of coastal Arabia), various types of turbans have been worn by men. In the Arabian interior, the Levant, and parts of Syria and Iraq, the kaffiyeh (sometimes called a ghurah), a wide cloth held in place by a camel-hair cord (iql), remains customary, even for men sporting Western attire. In Israel the yarmulke is common, particularly among observant Jews
- hat
- In British English, if you pass the hat around, you collect money from a group of people, for example in order to give someone a present. In American English, you just say pass the hat. Professors are passing the hat to help staff in their department
- hat
- The headwear of the bando All instruments except for Sousaphones and Drumline wear the hat in the above picture Sousaphones wear berets
- hat
- In competitions, if you say that the winners will be drawn or picked out of the hat, you mean that they will be chosen randomly, so everyone has an equal chance of winning. The first 10 correct entries drawn out of the hat will win a pair of tickets, worth £20 each
- hat
- {i} headcovering shaped from fabric or other material; person's role or position
- hat
- one with a crown and brim, made of various materials, and worn by men or women for protecting the head from the sun or weather, or for ornament
- hat
- Cf
- hat
- A cap or hat worn by officers or enlisted men when full-dress uniform, or dress uniform, is not worn
- hat
- of Hote to be called
- hat
- Job, the duties of a post
- hat
- Slang: High hat cymbals Submitted by Karl Kuenning RFL from Roadie Net
- hat
- Standing in the doorway
- hat
- an informal term for a person's role; "he took off his politician's hat and talked frankly"
- hat
- A particular role, especially one which includes a head-covering
- hat
- Hot
- hat
- If you say that someone is wearing a particular hat, you mean that they are performing a particular role at that time. If you say that they wear several hats, you mean that they have several roles or jobs. putting on my nationalistic hat. various problems, including too many people wearing too many hats
- hat
- an informal term for a person's role; "he took off his politician's hat and talked frankly" headdress that protects the head from bad weather; has shaped crown and usually a brim put on or wear a hat; "He was unsuitably hatted" furnish with a hat
- hat
- sing
- hat
- {f} put on a hat; cover with a hat; provide with a hat
- hat
- As it pertains to the Headline puzzle, one of the two words necessary to create the mixed alphabet (the other being the key) The hat is used to create a sequence of numbers which is then used to number the columns of a matrix containing the letters of the alphabet The columns are transposed according to their assigned numbers from the sequence The resulting alphabet consisting of the transposed columns is called the mixed alphabet
- hat
- headdress that protects the head from bad weather; has shaped crown and usually a brim put on or wear a hat; "He was unsuitably hatted"
- hat
- height above touchdown
- hat
- pres
- hat
- approval If you say that you take your hat off to someone, you mean that you admire them for something that they have done. I take my hat off to Mr Clarke for taking this action
- hat
- n topi
- hat
- If you tell someone to keep a piece of information under their hat, you are asking them not to tell anyone else about it. Look, if I tell you something, will you promise to keep it under your hat?
- hat
- The enzyme responsible for the acetylation of lysine residues on histone tails
- hat
- On a train, a locomotive engineer and a conductor each wears a different kind of hat You will notice that various jobs in the society are designated by different hats From this we get the word hat as a slang term meaning one's specialized duties This is one's hat
- hat
- A covering for the head, often in the approximate form of a cone or a cylinder closed at its top end, and sometimes having a brim and other decoration
- hat
- Originally, "help authoring tool"; but since HTML also begins with an "H", the acronym is still useful S&C issued an article several years ago that argued for defining your project first and then choosing the major HAT (Doc-To-Help, ForeHelp, RoboHELP, or HDK) that was appropriate to your project The advice is still valid, but for HTML authoring tools, the criteria are somewhat different
- hat
- put on or wear a hat; "He was unsuitably hatted"
- hat
- If you say that you are ready to do something at the drop of a hat, you mean that you are willing to do it immediately, without hesitating. India is one part of the world I would go to at the drop of a hat
- hat
- — calligraphy
- hat
- Scientology slang term for a particular job, taken from the fact that in many professions, such as railroading, the type of hat worn is the badge of the job The term hat is also used to describe the write-ups, checksheets and packs that outline the purposes, know-how and duties of a job in a Scientology organization
- hat
- If you say that something or someone is old hat, you mean that they have existed or been known for a long time, and they have become uninteresting and boring. The younger generation tell me that religion is `old hat' and science has proved this
- hat
- To pull something out of the hat means to do something unexpected which helps you to succeed, often when you are failing. Southampton had somehow managed to pull another Cup victory out of the hat
- hat
- headdress that protects the head from bad weather; has shaped crown and usually a brim
- hat
- A covering for the head; esp
- hat
- Same as Caret
- hat
- {i} chapeau
İlgili Terimler
Türkçe - Türkçe
hattı teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
- HATTI BALA
- (Hukuk) Doruk çizgisi
- HATTI İSTİVA
- (Hukuk) Ekvator çizgisi
- hat
- Elektrik akımı taşıyan tel veya kablo sistemi: "Bir kablodan muhtelif hatlar çıkar."- S. F. Abasıyanık
- hat
- Telefon, telgraf, televizyon gibi araçlarla iletişim sağlayan yol, kanal
- hat
- Yazı
- hat
- Ulaşım sağlayan bir taşıtın uğradığı yerlerin bütünü, yol, geçek
- hat
- Çizgi
- HAT
- (Osmanlı Dönemi) f. Çaylak kuşu
- ateş hattı
- Savaşta en ilerideki birliklerin ellerindeki silâhlarla ateş açabilecekleri hat
- avcı hattı
- Savaşta düşmana doğru dağılarak ön safta ilerleyen asker topluluğu
- borda hattı
- Donanma gemilerinin bir sırada ve paralel olarak gitmek için aldıkları durum
- boru hattı
- Doğal gaz arıtma ünitesinden alınan gazın, bir veya daha fazla dağıtım merkezlerine veya tüketim merkezlerine doğal gaz taşınması amacıyla tesis edilen boru şebekesi
- hat
- Yüzü biçimlendiren çizgi veya kırışıklık: "Yüz hatları bütün bu rivayetleri doğruluyor."- H. Taner
- hat
- Yüzü biçimlendiren çizgi veya kırışıklık
- hat
- Elektrik akımı taşıyan tel veya kablo sistemi
- hat
- Sınır: "Dalga dalga ilerleyen hücum hatlarımız birinci düşman siperlerine girdi."- A. Gündüz
- hat
- islam kültürlerinde, belirli kurallara uyarak güzel yazı yazma sanatı
- hat
- Vücut biçimi
- hat
- Sınır
- istiva hattı
- Ekvator
- pruva hattı
- Gemilerin birbirinin ardı sıra gitmek için aldıkları durum
- su hattı
- bakınız: su kesimi
- telefon hattı
- Telefon tesisini ve iletişimini sağlayan tel örgü ağı
- tramvay hattı
- Tramvayın üzerinde hareket ettiği demir rayların döşendiği tahsisli yol
İlgili Terimler
hattı
Heceleme
hat·tıResimler
Geçmiş
Favoriler