hafifleştirme

listen to the pronunciation of hafifleştirme
Türkçe - İngilizce

hafifleştirme teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

hafif
light

I usually have a light breakfast. - Genellikle hafif bir kahvaltı yaparım.

When meeting a person for the first time, keep the conversation light. - Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.

hafif
mild

I have a mild pain here. - Burada hafif bir ağrım var.

I was mildly disappointed. - Hafifçe bir hayal kırıklığına uğradım.

hafif
{s} slight

Several slight shocks followed the earthquake. - Depremi çok sayıda hafif şoklar izledi.

The tower leaned slightly to the left. - Kule sola doğru hafifçe eğildi.

hafif
lightweight

This carbon fiber bicycle is incredibly lightweight. - Bu karbon fiber bisiklet inanılmaz hafiftir.

This titanium bicycle made in Italy is incredibly lightweight. - İtalya'da yapılan bu titanyum bisiklet inanılmaz hafiftir.

hafif
{s} weak

I like my coffee weak. - Kahvemi hafif severim.

I'd like my coffee weak. - Kahvemi hafif istiyorum.

hafif
{s} small
hafif
{s} distant
hafif
bland
hafif
flimsy
hafif
subtle
hafif
insubstantial
hafif
favonian
hafif
delicate
hafif
wishywashy
hafif
flighty
hafif
lite
hafif
salinity
hafif
hooly
hafif
tap

Tom felt someone tap him on the shoulder. - Tom birinin hafifçe omuzuna dokunduğunu hissetti.

Someone tapped me on the shoulder. - Birisi omuzuma hafifçe vurdu.

hafif
feathery
hafif
{s} cushy
hafif
thin

I think you underestimate me. - Sanırım beni hafife alıyorsun.

I think you underestimate them. - Sanırım onları hafife alıyorsun.

hafifleştirmek
attenuate
hafifleştirmek
lighten
hafif
subdued
hafif
casual
hafif
gentle

She gave the door a gentle push. - O, kapıyı hafifçe itti.

hafif
flippant
hafif
tenuous
hafif
soft

The candle's flame is flickering in the soft breeze. - Mumun alevi hafif rüzgarda titriyor.

The dog barked softly. - Köpek hafifçe havladı.

hafif
weightless
hafif
corky
hafif
diluted
hafif
gauzy
hafif
light, relaxed, at ease, free from trouble
hafif
light, easy, mild
hafif
frivolous
hafif
(tartışma) unsound
hafif
airy
hafif
light, mild, not heavy or strong
hafif
light (music)
hafif
digestible
hafif
light, mild (food); light (meal, drink)
hafif
piano
hafif
slight, small, little (sound, voice, noise)
hafif
dulcet
hafif
light, slight, mild, not intense
hafif
loose
hafif
easy of digestion
hafif
light, frivolous, flighty
hafif
slang penniless, broke
hafif
(yemek) blancmange
hafif
unsubstantial
hafif
feeble
hafif
frail
hafif
feint
hafif
light, mild (punishment, penalty, sentence, etc.)
hafif
light (in weight)
hafif
light, thin, slight
hafif
lenient
hafif
light, gentle, mild
hafif
(çay vs.) wishy-washy
hafif
lightly, slightly, mildly
hafif
light " yeğni; easy" " kolay; weak, dilute; slight, gentle, mild; (yiyecek, içecek, vb.) mild; (ağrı) dull; unimportant, insignificant; flighty" hoppa
hafif
lightly

Tom knocked lightly on Mary's door. - Tom Mary'nin kapısını hafifçe çaldı.

Tom doesn't give advice lightly. - Tom hafifçe tavsiye vermez.

hafif
light, slight, slightly evident
hafif
light (sleep)
hafif
slight, gradual (incline, slope, etc.)
hafif
dilute
hafif
lightminded
hafif
skittish
hafif
gaseous
hafif
gossamer
hafif
gauze
hafif
underproof
hafifleştirmek
to render (someone) frivolous
hafifleştirmek
modulate
hafifleştirmek
to make (something) lighter, lighten (in weight)
hafifleştirmek
to lighten, ease
hafifleştirmek
soothe
Türkçe - Türkçe
Hafifleştirmek işi
HAFÎF
(Osmanlı Dönemi) Kuş uçarken, at koşarken veya rüzgâr eserken meydana gelen hışırtı, hışlama
HAFİF
(Osmanlı Dönemi) Ağır olmayan. Hafif. Yeğni
Hafif
(Osmanlı Dönemi) VESN
Hafif
yeyni
Hafif
(Osmanlı Dönemi) FEZR
hafif
Çabuk uyanılan
hafif
Önemli olmayan
hafif
Ağır başlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa
hafif
Etkisi az olan. Önemli olmayan. Çabuk uyanılan (uyku). Çok dik olmayan (sırt, yokuş): "Hafif bir meyilden indik."- H. R. Gürpınar
hafif
Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni, ağır karşıtı
hafif
Gücü az olan, belli belirsiz: "Kaskatı kesilmiş vücudu, suyun hafif akıntısına uyarak yavaş yavaş uzaklaştı."- R. N. Güntekin
hafif
Aruz vezninde bir birim
hafif
Güç veya yorucu olmayan, kolay
hafif
Kalınlığı veya yoğunluğu az olan: "Dışarıda yanan lambanın aydınlığıyla burası hafif bir karanlık içindeydi."- M. Ş. Esendal
hafif
Miktarı az, sindirimi kolay (yiyecek): "Onlar da akşam yemeğini pek hafif yerlerdi."- S. F. Abasıyanık
hafif
Gücü az olan, belli belirsiz
hafif
Zorlu olmayan
hafif
Çok dik olmayan (sırt, yokuş)
hafif
Kalınlığı veya yoğunluğu az olan
hafif
Etkisi az olan
hafif
Ağırbaşlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa
hafif
Miktarı az, sindirimi kolay
hafif
Sıkıntısız, ferah, rahat
hafifleştirmek
Hafiflemesine yol açmak
İngilizce - Türkçe

hafifleştirme teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

hafif
(Meteoroloji) kar sağanağı