Saray sıkı şekilde korunuyordu.
- The palace was heavily guarded.
Hapishane ağır biçimde korunuyor.
- The prison is heavily guarded.
Bu, Boston’un en sıkı korunan sırlarından biridir.
- This is one of Boston's most closely guarded secrets.
Yakından korunan bir sırdır.
- It's a closely guarded secret.
Altın golemleri hazineyi korumak için kullanılan gardiyanlardır.
- Gold golems are guardians used to guard treasure.
Nöbetçi ayağa kalk diye bağırdı.
- On your feet, shouted the guard.
Nöbetçileri nasıl öldürdün?
- How did you kill the guards?
Yakın koruma altında aylarca orada kaldı.
- He remained there for many months under close guard.
Bazı şirketlerin resepsiyonda resepsiyonist yerine korumaları var.
- Some companies have guards at the front desk instead of receptionists.
Muhafızlar onların söylediği her şeyi duydular.
- Guards could hear everything they said.
Papayı İsviçreli Muhafızlar korur.
- The Swiss Guards protect the pope.
Yaşamın ve yaşam ötesi salt gerçek levh-i mahfuzda saklıdır.
Tom bekçi köpeklerinin eğitimi hakkında bir kitap arıyor.
- Tom is looking for a book about training guard dogs.
Yabancıları yaklaştırmamak için bir bekçi köpeği aldı.
- He bought a guard dog to keep out intruders.
Tom bir hapishane gardiyanıydı.
- Tom was a prison guard.
Tom bir hapishane gardiyanı.
- Tom is a prison guard.
Şimdi nöbet tutacağım.
- I'll stand guard now.
Şimdi nöbet tutacağım. Git biraz uyu.
- I'll stand guard now. Go get some sleep.
Tom bir hapishane gardiyanıydı.
- Tom was a prison guard.
Tom on yıldır bir hapishane gardiyanıdır.
- Tom has been a prison guard for ten years.
Sincap, kabilemizin koruyucu ruhudur.
- The squirrel is the guardian spirit of our tribe.
Asla koruyucu meleğinin uçabileceğinden daha hızlı sürme.
- Never drive faster than your guardian angel can fly.
Gizli servis onu saldırıya karşı koruyor.
- The secret service guards him against attack.
Kübalı askerler sokakları koruyordu.
- Cuban soldiers were guarding the streets.
Her yerde silahlı muhafızlar vardı.
- There were armed guards everywhere.
Ulusal Muhafızlara katılmaya karar verdim.
- I've decided to join the National Guard.
The president inspected the guard of honour.