O, kölelerinin özgürlüğünü garantiledi.
- He guaranteed his slaves' freedom.
Onların şirket garantisi otuz gündür.
- Their company guarantee is for thirty days.
Tom hiç güvence vermiyor.
- Tom's not making any guarantees.
Başarımız güvence altındadır.
- Our success is guaranteed.
ABD'de din özgürlüğü Haklar Bildirisinin teminatlarından biridir.
- In the U.S., freedom of religion is one of the guarantees of the Bill of Rights.
Ezbere öğrenme sınavları geçmenizde fayda sağlayabilir ama konuyu gerçekten anlayacağınızın teminatı değildir.
- Rote learning might help you to pass exams, but it's no guarantee that you'll really understand the subject matter.
Henüz onu garanti etmezdim.
- I wouldn't guarantee it yet.
Başarını garanti etmem zor.
- It's hard for me to guarantee your success.
O, benim borcuma kefil oldu.
- He guaranteed my debt.
Babam borçlarım için kefil oldu.
- My father stood guarantee for my debts.
ABD'de din özgürlüğü Haklar Bildirisinin teminatlarından biridir.
- In the U.S., freedom of religion is one of the guarantees of the Bill of Rights.
Ezbere öğrenme sınavları geçmenizde fayda sağlayabilir ama konuyu gerçekten anlayacağınızın teminatı değildir.
- Rote learning might help you to pass exams, but it's no guarantee that you'll really understand the subject matter.
O, kölelerinin özgürlüğünü garantiledi.
- He guaranteed his slaves' freedom.
Üretici yeni makineye 5 yıl garanti verdi.
- The manufacturer guaranteed the new machine for 5 years.
Balıkçı ürünlerinin menşeini ve tazeliğini garanti eder.
- The fishmonger guarantees the origin and freshness of his products.
Size hiçbir garanti veremem.
- I can't give you any guarantees.
Balıkçı ürünlerinin menşeini ve tazeliğini garanti eder.
- The fishmonger guarantees the origin and freshness of his products.
Güvenlik duvarı, internette güvenliğinizi garanti eder.
- A firewall guarantees your security on the internet.
Can you give me a guarantee that he will be fit for the match?.
The cooker comes with a 5-year guarantee.
The long sunny days guarantee a good crop.
... guarantee and will the peace the world in which everyone feels that they have ...
... that there was a basic guarantee, a floor under which she could not go. ...