Paylaşımınız için teşekkür ederim.
- Thank you for sharing!
Paylaşımın için teşekkürler.
- Thank you for sharing.
Ben benim masamı paylaşmayı kafama takmam.
- I don't mind sharing my table.
Herkes kendisi için paylaşmanın mutluluğunu araştırmalı.
- Everyone should discover for themselves the happiness of sharing.
Biz işini paylaşıyoruz.
- We're sharing your work.
Bir şemsiyeyi paylaşan iki erkek okul öğrencisi? Bu oldukça nonoş bir durum.
- Two male school pupils sharing an umbrella? That's quite a queer situation.
Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?
- Would you like to share my dessert with me?
Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?
- Do you want to share my dessert with me?
Bu şirketlerin hisseleri halka satıldı.
- Shares of these companies were sold to the public.
NTT Menkul kıymetlerin 1,000 hissesine sahibim.
- I own 1,000 shares of NTT stock.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
- The children shared a pizza after school.
Bu şehrin kamusal bisiklet paylaşım programı vardır.
- This city has a public bike share program.
Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi.
- Share prices have been erratic this last month.
Yolculuğum hakkında bir şey paylaşmak için doğal olarak şimdi herkesin beni beklediğini biliyorum.
- I know that now, naturally, all are waiting for me to share something about my voyage.
Daha çok şeyler hakkında aynı hisleri paylaşıyor gibi göründüğümüzden onunla anlaşmaya vardım.
- I got together with her mainly because we seemed to share the same feelings about things.
Bizim sorunlarımız ortaklık ile ele alınmalıdır; ilerleme paylaşılmalıdır.
- Our problems must be dealt with through partnership; progress must be shared.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Bütün Amerikalılar Wilson'un görüşünü paylaşmadı.
- Not all Americans shared Wilson's opinion.
Kar payını talep etti.
- He claimed his share of the profits.
Tom'un kar payı vardı.
- Tom had a share in the profits.
Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
- Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
- The children shared a pizza after school.
In particular the power sharing and consensus mechanisms enshrined in the process have been designed to ensure that the politicians engage in a continuous balancing process . . .
They share a language.
Upload media from the browser or directly to the file share.
... all all social classes sharing ...
... We're truly humbled by this worldwide enthusiasm. We do recognize that you are sharing with ...