Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
 - Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
Dün dışarı çıkmak zorunda kaldım.
 - I was obliged to go out yesterday.
Onunla dışarıya çıkmak eğlenceli.
 - It's fun to go out with her.
Dışarıya çıkmak ve yiyecek bir şey almak ister misin?
 - Do you want to go out and get something to eat?
Benimle flört etmek ister misin?
 - Would you like to go out with me?
Dün dışarı çıkmak zorunda kaldım.
 - I was obliged to go out yesterday.
Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
 - I would rather stay at home than go out.
Şu anda dışarı gitmek tehlikeli.
 - It's dangerous to go outside right now.
Tom muhtemelen dışarı gitmek ve oynamak istedi.
 - Tom probably wanted to go out and play.
Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.
 - I'm going to go out this afternoon.
Baba, dışarıya çıkıp oyun oynayabilir miyim?
 - Daddy, may I go out and play?
Benimle flört etmek ister misin?
 - Would you like to go out with me?
Babam bana Bill ile dışarı çıkmama izin vermez.
 - My father doesn't allow me to go out with Bill.
Tom'un ebeveynleri onun okul gecelerinde Mary ile dışarı çıkmasına izin vermeyecek.
 - Tom's parents won't let him go out with Mary on school nights.
The lights went out.
They've been going out since for 3 years now, but still live apart.
He thought Nehru jackets went out only in the late seventies.
After going to Joan's for dinner, they went out.
And cold the poor man lies at night, / And so goes out the year.
... out how to create "user overrides" that aren't nonsensical, although we can start by saying ...
... which is about to come out in september ...