sönmek

listen to the pronunciation of sönmek
Turkish - English
Turkish - Turkish
Tükenmek, yok olmak, yitmek
Gerilemek, parlaklık ve önemini yitirmek: "Münakaşa tekrar eski hızını alamayarak biraz sonra söndü."- R. N. Güntekin
Hava veya başka bir gaz ile şişirilmiş bir şeyin havası kaçıp şişkinliği inmek
Yanardağ etkinliğini yitirmek
Yanmaz, aydınlatmaz, parlamaz olmak, parlaklığını, ışığını yitirmek
Dinmek, yatışmak, etkisini yitirmek
Yanmaz, aydınlatmaz, parlamaz olmak, parlaklığını, ışığını yitirmek: "Son yıldız vadinin üstünde bir yanıp bir sönüyordu."- T. Buğra
Etkinliğini yitirmek
Ses duyulmaz olmak
Duygular dinmek, yatışmak, etkisini yitirmek: "Öfkeleri bir yaz fırtınası gibi birdenbire sönüverdi."- Ö. Seyfettin
Duyulmaz olmak
Tükenmek, yok olmak, yitmek: "Esmer lekeler, sönmüş sivilcelerden arta kalan çukurlar, kabarcıklar yüzünü yayık ayranına çevirmiş."- S. Birsel
Gerilemek, parlaklık ve önemini yitirmek
geçmek
sönme
Sönmek işi
sönmek
Favorites