Linda, Dan'ın onu sıkıca kucaklamasını istedi.
- Linda asked Dan to embrace her tightly.
Tom, Mary'yi kucaklamaya çalıştı.
- Tom tried to embrace Mary.
Esperanto, dünyayla kucaklaşmamızı sağlıyor.
- Esperanto allows us to embrace the world.
Tom ve Mary kucaklaştılar.
- Tom and Mary embraced.
O, ayrılmadan önce akrabalarının kucakladı.
- He embraced his relatives before he left.
Onu benimsememiz gerekir.
- We should embrace that.
Onlar birbirlerini kucakladı.
- They embraced each other.
Tom ve Mary birbirlerini kucakladı.
- Tom and Mary embraced each other.
... this mess, or do we embrace a new economic patriotism that says, America does best when ...
... But if we embrace different narrative forms, different ...