kucakladı

listen to the pronunciation of kucakladı
Turkish - English
embraced

The settlers embraced the Christian religion. - Yerleşimciler Hıristiyan dinini kucakladı.

They embraced each other. - Onlar birbirlerini kucakladı.

Simple past tense and past participle of embrace
past of embrace
kucakla
{f} embrace

People need to be aware of their differences, but also embrace their commonness. - İnsanların farklılıklarının farkında olması gerekir, ama aynı zamanda onları yaygınlığını da kucaklamalılar.

The little boy embraced his dog. - Küçük çocuk köpeğini kucakladı.

kucakla
{f} hugging

When did you try hugging Tom? - Tom'u ne zaman kucaklamayı denedin?

I won't ever try hugging Tom again. - Tom'u tekrar kucaklamayı hiç denemeyeceğim.

kucakla
{f} hug

Tom wants to be hugged. - Tom kucaklanmak istiyor.

Tom gave Mary a hug and a kiss on the cheek. - Tom Mary'yi kucakladı ve yanağından öptü.

kucakla
enclasp