I'd like to clarify that.
- Onu açıklamak istiyorum.
I just wanted to clarify that.
- Sadece onu açıklamak istedim.
You don't have to explain anything.
- Bir şey açıklamak zorunda değilsin.
It would take me too much time to explain to you why it's not going to work.
- Bunun niçin işe yaramayacağını sana açıklamak çok fazla zamanımı alır.
He gave an account of how he had escaped.
- O, nasıl kaçtığını açıklamak durumunda kaldı.
Most languages have euphemistic expressions to describe death and dying.
- Çoğu dilde ölüm ve ölmeyi açıklamak için örtülü ifadeler vardır.
He wants to make something clear.
- O bir şeyi açıklamak istiyor.
Some words are hard to define.
- Bazı kelimeleri açıklamak zordur.
I have a brief statement.
- Benim kısa bir açıklamam var.
One speech, one particular stance, one wrong statement can change everything all of a sudden.
- Bir konuşma, bir tutum, hatalı bir açıklama bir anda her şeyi değiştirebilir.
Her explanation is by no means satisfactory.
- Onun açıklaması hiçbir şekilde tatmin edici değil.
Thank you for your explanation.
- Açıklaman için teşekkürler.
The children didn't seem to understand the instructions.
- Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.
Please explain the grammar of 'as may be'.
- Lütfen as may be nin dilbilgisini açıklar mısın?
Please explain the rules of soccer to me.
- Lütfen bana futbolun kurallarını açıklayın.
We need a detailed description of what happened.
- Neler olduğuna dair detaylı bir açıklamaya ihtiyacımız var.
The sight was splendid beyond description.
- Görüş, açıklamanın ötesinde görkemli oldu.
I explained the accident to him.
- Ona kazayı açıkladım.
I explained the reason in detail.
- Ben nedeni ayrıntılı olarak açıkladım.
According to the manufacturer's directions, tires should be changed every 10 years.
- İmalatçının açıklamasına göre, her on yılda bir değiştirilmeli.
Sorry, I'm bad at explaining.
- Kusura bakma, açıklama yapma konusunda kötüyüm.
He had no difficulty explaining the mystery.
- O, gizemi açıklamada zorluk çekmedi.
Tom has some explaining to do.
- Tom'un yapacak biraz açıklaması var.
He had no difficulty explaining the mystery.
- O, gizemi açıklamada zorluk çekmedi.
For a professional, he gave a poor account of himself in today's game.
- Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.
Her account of the incident agrees with yours.
- Onun olayla ilgili açıklaması sizinki ile uyuyor.
Thanks for your explanation. It helps to understand the sentence correctly.
- Açıklaman için teşekkürler. Bu, cümleyi doğru anlamaya yardımcı olur.
I just wanted to explain why I couldn't help the other day.
- Sadece geçen gün neden yardım edemediğimi açıklamak istedim.
Dan rejected Linda's idea to expose everything to the press.
- Dan, Linda'nın her şeyi basına açıklama fikrini reddetti.
The children didn't seem to understand the instructions.
- Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.
Don't add annotations.
- Ek açıklamalar katmayın.
Don't include annotations as part of sentences.
- Açıklamaları cümlelerin bir parçası olarak dahil etmeyin.
For a professional, he gave a poor account of himself in today's game.
- Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.
Professors should explain everything in detail, not be succinct and always tell students to go home and read their books.
- Profesörler, her şeyi detaylı bir şekilde açıklamalılar, kısa ve öz olmamalılar ve her zaman öğrencilere eve gitmelerini ve kitaplarını okumalarını söylemeliler.
I don't understand this word. Could you paraphrase it?
- Bu sözcüğü anlamıyorum. Onu açıklayabilir misin?
I just want clarification.
- Ben sadece açıklama istiyorum.
Thanks for the clarification.
- Açıklama için teşekkürler.
The economic minister gives a weekly report.
- Ekonomi bakanı haftalık açıklama yapar.
The economic minister gives a yearly report.
- Ekonomi bakanı yıllık açıklama yapar.
The leader made formidable declarations.
- Lider müthiş açıklamalar yaptı.
For a professional, he gave a poor account of himself in today's game.
- Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.
Most languages have euphemistic expressions to describe death and dying.
- Çoğu dilde ölüm ve ölmeyi açıklamak için örtülü ifadeler vardır.
İhtimamla izahını yaptı.
- Özenle açıklamasını yaptı.