çeşitli

listen to the pronunciation of çeşitli
Turkish - English
various

I have seen various difficulties. - Ben çeşitli zorluklar gördüm.

We talked about various things. - Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.

miscellaneous
diverse
manifold
assorted

The butcher shop sells assorted cuts of meat. - Kasap etin çeşitli kesimlerini satar.

This box contains assorted chocolates. - Bu kutu çeşitli çikolatalar içerir.

varied

VISUACT supports flexibly the varied environments and needs of our customers and offers a variety of operational procedures. - VISUACT çeşitli ortamları ve müşterilerimizin ihtiyaçlarını esnek şekilde destekler ve operasyonel işlemleri sunar.

In fact, there are countless, varied uses for the Internet. - Aslında, internetin sayısız, çeşitli kullanım alanları vardır.

different, diverse, assorted, various, miscellaneous, manifold, sundry, multifarious
medley
divers

This forest is full of diversity. - Bu orman çeşitlilik açısından zengindir.

Globalization destroys the diversity of languages. - Küreselleşme dil çeşitliliğini yok ediyor.

different, assorted, of different kinds, various, varied
diversified
different

There are many different types of cookies. - Çok sayıda çeşitli kurabiyeler var.

Many astronomers are working hard to measure the Hubble constant using a variety of different techniques. - Birçok astronom çeşitli farklı teknikler kullanarak Hubble sabitini ölçmek için çok çalışıyor.

otherwise
multifarious
differently
in a different manner
sundry
seventy
divergent
composite
multiple
(Bilgisayar) misc
several

The band played several marches. - Bando çeşitli marşlar çaldı.

The disease spread in several ways. - Hastalık çeşitli şekillerde yayıldı.

mixed
a variety
a variety of

He grew a variety of crops. - O, çeşitli ekinler büyüttü.

We grow a variety of crops. - Biz çeşitli ürünler yetiştirdik.

vari
çeşit
kind

What kind of woman do you think I am? - Ne çeşit kadın olduğumu düşünüyorsun?

This lake abounds in various kinds of fish. - Bu gölde çeşitli balıklar var.

çeşit
{i} variety

Variety is the spice of life. - Çeşitlilik hayatın lezzetidir.

There was a great variety of dishes on the menu. - Menünün içinde büyük bir çeşit yemek vardı.

çeşit
sort

What sort of television programs are on today? - Bugün ne çeşit televizyon programları var?

Tom can do all sorts of things quite well. - Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.

çeşitli dallarda eğitim veren teknik üniversite
polytechnic
çeşitli eşyalar
sundries
çeşitli tonlarda ses veren çanlar
carillon
çeşit
{i} cast
çeşit
type

Every type of socialization requires a lie. - Her çeşit sosyalleşme bir yalana gereksinim duyar.

These types of books have almost no value. - Bu çeşit kitapların neredeyse hiçbir değeri yok.

çeşit
style

Part of the charm of a big city lies in the variety of styles that can be seen in the architecture of its buildings. - Büyük bir şehrin cazibesinin bir kısmı onun binalarının mimarisinde görülebilen stillerin çeşitliliğine bağlıdır.

çeşit
denomination
çeşit
{i} item
çeşit
sort of

What sort of television programs are on today? - Bugün ne çeşit televizyon programları var?

What sort of house do you have? - Ne çeşit bir evin var?

çeşit
{i} genre
çeşit
{i} species

Cabbage, cauliflower, broccoli, and Brussels sprouts are all cultivars of the same species. - Lahana, karnabahar, brokoli ve brüksellahanası aynı türün çeşitleridir.

pek çok ve çeşitli
manifold
çeşit
(Spor) make

What make of computer do you use? - Hangi çeşit bilgisayar kullanıyorsun?

Tom came up with various ideas on how to make his business more successful. - Tom işini nasıl daha başarılı yapacağına dair çeşitli fikirler ileri sürdü.

çeşit
variation
çeşit
(Ticaret) line
çeşit
version
çeşit
flavor
çeşit
hue
çeşit
sample
çeşit
form

Even after I get a job, I think I'll still want to continue some form of music. - Ben bir iş bulduktan sonra bile hala bir çeşit müziğe devam etmek isteyeceğimi düşünüyorum.

Sami had some form of paranoid schizophrenia. - Sami'de bir çeşit paranoyak şizofreni vardı.

çeşit
assortment

A clocktower is full of an assortment of doodads and doohickies. - Saat kulelerinin içi çeşit çeşit zamazingoyla doludur.

We also have lentils in our assortment. - Ayrıca çeşitlerimizde mercimeğimiz var.

çeşit
description
çeşit
order

I read three kind of newspapers in order to keep abreast with the times. - Gelişmeleri takip etmek için üç çeşit gazete okurum.

In order to study computational linguistics it's necessary to know various languages, however, one also has to be familiar with the use of computers. - Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.

çeşit
nature
çeşit
class
çeşit
breed
çeşit
rate
çeşit
run

Oil is necessary to run various machines. - Yağ çeşitli makinelerin çalıştırılabilmesi için gereklidir.

bir şeyin çeşitli parçalarının düzenlenişi
(Hukuk) configuration
envai türlü/çeşitli/çeşit
of various kinds
çeşit
kind, sort, variety
çeşit
range

A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low. - Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.

We discussed a wide range of topics. - Çok çeşitli konular tartıştık.

çeşit
(Hukuk) brand
çeşit
biol. variety
çeşit
stripe
çeşit
ilk
çeşit
kind, sort, description, cast, breed; variety; assortment; sample
çeşit
{i} manner
çok çeşitli teknik konuları içeren
polytechnic
Turkish - Turkish
Çeşidi çok olan, türlü, mütenevvi: "Boğaziçi'nin çeşitli yerlerine dair fikirlerini söyledi."- R. H. Karay
Çeşidi çok olan, türlü, mütenevvi
Çeşit
tür
çeşit
Türlü
Çeşit
(Osmanlı Dönemi) BÂC
Çeşit
kalem
çeşit
Aynı türden olan şeylerin bazı özelliklerle ayrılan öbeklerinden her biri, tür, nevi
çeşit
Aynı türden olan şeylerin bazı özelliklerle ayrılan öbeklerinden her biri, tür, nevi: "Her çeşit insanı kavrayacak bir sunuş tarzı vardı."- H. Taner
çeşit
Canlıların bölümlenmesinde, bireylerden oluşan, türden daha küçük birlik
çeşit
Türlü: "Bu camilerin her biri başka planda başka çeşittir."- Y. K. Beyatlı
çeşit
tevür
çeşitli
Favorites