Her kitchen is equipped with labor-saving devices.
- Onun mutfağı emek tasarrufu yapan cihazlarla donatıldı.
This machine saves us a lot of labor.
- Bu makine emekten tasarruf etmemizi sağlıyor.
No gains without pains.
- Emeksiz kazanç olmaz.
About half of all American workers do not have access to workplace retirement savings plan.
- Tüm Amerikan işçilerinin yaklaşık yarısının iş yeri emeklilik tasarruf planına girişleri yok.
The lady that used to work here had to retire.
- Burada çalışan bayan, emekli olmak zorunda kaldı.
No gains without pains.
- Emeksiz kazanç olmaz.
Go where you will, you can't hope for success without effort.
- Nereye gidersen git, emek vermeden başarıyı bekleyemezsin.
Why do these elderly politicians spend so much time and effort trying to get reelected? Their lives are not likely to last much longer.
- Bu yaşlı politikacılar neden yeniden seçilmeye çalışmak için bu kadar çok zaman ve emek harcıyorlar? Hayatlarının çok daha uzun sürmesi muhtemel değildir.
It's a very demanding profession.
- Bu çok emek isteyen bir meslek.