I never see a library without wishing I had time to go there and stay till I had read everything in it.
- Oraya gidecek ve içindeki her şeyi okuyacak zamanım olmasını dilemeden bir kütüphaneyi asla fark etmem.
I never see a library without wishing I had time to go there and stay till I had read everything in it.
- Bir kütüphane görünce, gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmayı dilemediğim olmamıştır.
I just wanted to wish you luck.
- Sadece sana şans dilemek istedim.
I just stopped by to wish you luck.
- Sadece sana şans dilemek için uğradım.
Tom told Mary that sometimes all you have to do is ask for forgiveness.
- Tom Mary'ye bazen yapmak zorunda olduğumuz bütün şeyin af dilemek olduğunu söyledi.
I'd like to apologise to Volgograd's police.
- Ben Volgograd polisinden özür dilemek istiyorum.
I'd like to apologize.
- Özür dilemek istiyorum.
Why will I write a letter to apologize?
- Neden özür dilemek için bir mektup yazacağım?
You will have to apologize when you see him.
- Onu gördüğünde özür dilemek zorundasın.
I wish I were what I was when I wished I were what I am.
- Keşke olduğum gibi olmayı dilediğim zaman olduğum gibi olsam.
It's an American tradition to make a wish on your birthday.
- Doğum gününde dilek tutmak bir Amerikan geleneğidir.
Tom told Mary that sometimes all you have to do is ask for forgiveness.
- Tom Mary'ye bazen yapmak zorunda olduğumuz bütün şeyin af dilemek olduğunu söyledi.
I wish to say a word of apology.
- Özür dilemek istiyorum.
I must make an apology to her.
- Ben ona özür dilemeliyim.
Everybody wished he had been elected governor.
- Herkes vali seçilmiş olmayı diledi.
I wish I were what I was when I wished I were what I am.
- Keşke olduğum gibi olmayı dilediğim zaman olduğum gibi olsam.
I never see a library without wishing I had time to go there and stay till I had read everything in it.
- Bir kütüphane görünce, gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmayı dilemediğim olmamıştır.
She sat next to him wishing she were somewhere else.
- O, başka bir yerde olmayı dileyerek onun yanına oturdu
I must beg your pardon.
- Ben sizden özür dilemeliyim.
Tom was beginning to wish he had stayed in the navy.
- Tom donanmada kalmış olmayı dilemeye başladı.
We came by to wish you luck.
- Size şans dilemek için uğradık.
I just stopped by to wish you luck.
- Sadece sana şans dilemek için uğradım.