Tom was imprisoned at a psychiatric hospital due to his severe insanity.
- Tom şiddetli delilik nedeniyle bir psikiyatri hastanesinde hapsedildi.
There's a fine line between genius and insanity.
- Dahilik ve delilik arasında ince bir sınır vardır.
Love is a kind of madness.
- Aşk bir delilik türüdür.
What he did was nothing less than madness.
- Yaptığı delilikten daha az bir şey değildi.
This noise is driving me crazy.
- Bu gürültü beni deli ediyor.
Do you think I'm crazy?
- Benim deli olduğumu düşünüyor musunuz?
He behaves as if he were insane.
- Delirmiş gibi davranıyor.
Charles Guiteau was insane.
- Charles Guiteau deliydi.
Tom behaved like a lunatic.
- Tom bir deli gibi davrandı.
The people from Madrid are lunatics.
- Madritli insanlar delidirler.
The sudden increase of ultraviolet rays made the researchers believe in the existence of ozone holes.
- Ultraviyole ışınlarının ani artışı araştırmacıları ozon deliklerinin varlığına inandırdı.
He is mad about music.
- O, müziği deli gibi seviyor.
He acted like a madman.
- O, bir deli gibi hareket etti.
Tom worked like a madman.
- Tom bir deli gibi çalıştı.
Tom was deliriously happy.
- Tom delicesine mutluydu.
Tom said that Mary was delirious.
- Tom, Mary'nin delirmiş olduğunu söyledi.
She has extreme colonial mentality. She is crazy for Spanish culture.
- Onun aşırı sömürge zihniyeti var. O, İspanyol kültürü için deli oluyor.
I don't think Tom is nuts.
- Tom'un deli olduğunu sanmıyorum.
The last person I told my idea to thought I was nuts.
- Fikrimi söylediğim son kişi deli olduğumu düşündü.
Ram and Sita were very fond of Hanuman.
- Ram ve Sita Hanuman'a deli oluyorlardı.
Tom seems slightly distracted.
- Tom hafiften deli gibi görünüyordu.
Tom looked pretty distracted.
- Tom oldukça deli görünüyordu.
Beşinci Cadde ve Harvey Caddesinin köşesindeki şarküteride çok et vardır.
- There are a myriad of meats at the deli on the corner of Fifth and Harvey Street.
Affedersiniz, nerede bir şarküteri bulabilirim?
- Sorry, where can I find a delicatessen?