O şarküterideki yiyecekten hoşlanmıyorum.
- I don't like the food at that deli.
Affedersiniz, nerede bir şarküteri bulabilirim?
- Sorry, where can I find a delicatessen?
He is not just interested, he's crazy about it.
- O onunla sadece ilgilenmiyor, ona deli oluyor.
This noise is driving me crazy.
- Bu gürültü beni deli ediyor.
Tom is insanely jealous.
- Tom delicesine kıskanıyor.
He behaves as if he were insane.
- Delirmiş gibi davranıyor.
Tom behaved like a lunatic.
- Tom bir deli gibi davrandı.
The people from Madrid are lunatics.
- Madritli insanlar delidirler.
He is mad about music.
- O, müziği deli gibi seviyor.
Tom is driving me mad.
- Tom beni deli ediyor.
He behaved like a madman.
- Delirmiş gibi davrandı.
Tom worked like a madman.
- Tom bir deli gibi çalıştı.
Tom said that Mary was delirious.
- Tom, Mary'nin delirmiş olduğunu söyledi.
Tom was deliriously happy.
- Tom delicesine mutluydu.
She has extreme colonial mentality. She is crazy for Spanish culture.
- Onun aşırı sömürge zihniyeti var. O, İspanyol kültürü için deli oluyor.
Tom looked pretty distracted.
- Tom oldukça deli görünüyordu.
Tom seems slightly distracted.
- Tom hafiften deli gibi görünüyordu.
I don't think Tom is nuts.
- Tom'un deli olduğunu sanmıyorum.
I thought Tom and Mary were nuts.
- Tom ve Mary'nin deli olduğunu düşündüm.
We put them in straitjackets.
- Onlara deli gömleği giydirdik.
Don't put me in a straitjacket, because I'm not crazy.
- Beni deli gömleğine koyma, çünkü deli değilim.
Tom laughed hysterically for no reason.
- Tom nedensizce deli gibi güldü.
Tom acted like a madman.
- Tom bir deli gibi davrandı.
He is mad about music.
- O, müziği deli gibi seviyor.
Her dog started barking like crazy.
- Onun köpeği deli gibi havlamaya başladı.
I'm working like crazy to make sure I have enough time.
- Yeterli zamanım olduğundan emin olmak için deli gibi çalışıyorum.
Tom fell madly in love with Mary.
- Tom Mary'ye deli gibi âşık oldu.
I fell madly in love with him.
- Ona deli gibi aşık oldum.