decline] teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- decline
- {f} düşmek
- decline
- {f} aşağıya meyletmek
- decline
- {i} gerileme
Şirket yurtiçi satışlarındaki bir gerilemeyi telafi etmek için ihracat pazarlarına yöneliyor.
- The company is turning to export markets to make up for a decline in domestic sales.
Kasaba yerel fabrika kapandıktan sonra gerilemeye başladı.
- The town began to decline after the local factory closed.
- decline
- {i} düşüş
Bugün süregelen hisse senedi fiyat düşüşünün beşinci günüdür.
- Today is the fifth day of continual stock price decline.
Borsa düşüşleri beklediğimden daha büyük.
- The stock market declines were bigger than I expected.
- decline
- {i} çökme
Onun sağlığı çökmeye başladı.
- His health has begun to decline.
Romalılar, imparatorluklarının çökmesini istemediler; ama yaptılar.
- Romans did not want their empire to decline; but it did.
- decline
- {f} eğimi olmak
- decline
- {f} zayıflamak
- decline
- {i} azalma
Belediye başkanı, vergi gelirlerindeki azalmanın araştırılması gerektiğini düşündü.
- The mayor thought that he should investigate the decline in tax revenues.
- decline
- {f} bozulmak
- decline
- {i} batma
- decline
- (Kanun,Osmanlıca) imtina etmek
- decline
- çöküm
- decline
- inkıraz
- decline
- alçalmak
- decline
- alçalma
- decline
- (Dilbilim) tasrif etmek
- decline
- çekimlemek
- decline
- (Tıp) deklin
- decline
- iniş
Doların Avroya karşı kuru inişe geçti.
- The exchange rate of the dollar versus the euro has declined.
- decline
- inişe geçmek
- decline copy
- (Bilgisayar) kopyalanma reddedildi
- decline in importance
- önemi azalmak
- decline of day
- akşam üstü
- decline of the ottoman empire
- (Tarih) osmanlı'nın çöküşü
- decline responsibility
- mesuliyet kabul etmemek
- decline stage
- (Ticaret) gerileme dönemi
- decline the invitation
- daveti geri çevirmek
- decline the invitation
- daveti reddetmek
- decline
- kötüye gidiş
- decline
- düşme
Ev fiyatları düşmeye devam etti.
- Home prices have continued to decline.
Biz hepimiz fiyatların düşmesini istiyoruz.
- All of us want prices to decline.
- decline
- azalmak
- decline
- (güneş) batmak
- decline
- çökmek
- decline
- kötüye gitmek
- decline
- çöküş
- decline
- {f} sap
- decline
- {i} sapma
- decline
- geri çevirmek
Onun teklifini geri çevirmek zorunda kaldım.
- I had to decline his offer.
Hasta olduğum için daveti geri çevirmek zorunda kaldım.
- I had to decline the invitation because I was ill.
- decline
- reddetmek
Bana yardım etmek için yaptığı teklifi reddetmek niyetindeyim.
- I intend to decline his offer to help me.
- decline formally
- resmen sap
- decline in income
- gelirde azalma
- decline in prices
- fiyatlarda düşüş
- Decline begins by internal strife
- (Atasözü) Ağacın kurdu içinden olur
- decline
- Zayıflama, çöküş
- decline begins by internal strife
- (Atasözü) Toplumlarda kötü veya erdemsiz kişiler ortalarda gözükmez, saklanırlar anlamında kullanılan atasözü
- decline in number
- Sayıca azalmak
- decline in public support
- halk desteğindeki düşüş
- decline
- {f} çevirmek
Hasta olduğum için daveti geri çevirmek zorunda kaldım.
- I had to decline the invitation because I was ill.
Onun teklifini geri çevirmek zorunda kaldım.
- I had to decline his offer.
- decline
- {i} meyil, iniş
- decline
- {f} kabul etmemek
- decline
- (Tıp) Sıhhati bozulmak
- decline
- çekmek reddetmek
- decline
- {f} çürümek
- decline
- {f} batmak
- decline
- {i} yolun sonu
- decline
- saptırmak
- decline
- {f} eğmek
- decline
- inhiraf ettirmek
- decline
- {f} çekilmek
- decline
- {f} çekmek [dilb.]
- decline
- {i} güçten düşüren hastalık
- decline
- çekmek
- decline
- çekilmek veya kaçınmak
- decline
- {f} dilb. çekmek
- decline
- inhirafetmek zevalbulmak
- decline
- eğdirmek
- decline formally
- resmen sapmak
- decline in earnings
- (Ticaret) kazançta azalma
- decline in prices
- (Ticaret) fiyatlarda düşme
- decline the responsibility
- (Ticaret) sorumluluğu reddetme
- begin decline
- zevale yüz tutmak
- cognitive decline
- bilişsel zayıflama
- i decline
- (Bilgisayar) kabul etmiyorum
- be on the decline
- zayıflamak
- be on the decline
- azalmak
- be on the decline
- güçten düşmek
- advance/decline line
- ilerleme / gerileme hat
- civilization in decline, decadent culture
- düşüş medeniyet, yozlaşmış kültür
- cultural decline
- kültürel gerileme
- fall into decline
- Düşüşe geçmek, çöküşe geçmek
The Roman Empire fell into decline as a result of corruption and depravity.
- in decline
- Düşüşte, düşüşte olan
- mental decline
- Zihinsel gerileme
- reduce, lessen; decline
- azaltmak, hafifletmek; düşüş
- be on the decline
- (kuvvetli/yüksek bir durumdan) düşmekte olmak: The birthrate is on the decline. Doğum oranı düşmekte. The Roman Empire was on the decline
- cancel decline
- (Bilgisayar) reddetmeyi iptal et
- go into a decline
- kuvvetten düşmek
- meeting decline
- (Bilgisayar) toplantı reddi
- right to decline
- (Kanun) çekinme hakkı
- sales decline
- (Ticaret) satışlarda düşüş
- task decline
- (Bilgisayar) görev reddi