Is eating a clove of garlic every day beneficial to your health?
 - Her gün bir diş sarımsak yemek sağlığınız için yararlı mıdır?
Worms are sometimes beneficial to soil.
 - Kurtlar bazen toprağa yararlıdır.
All models are wrong, but some are useful.
 - Tüm modeller yanlış, ancak bazıları yararlı.
That's not a useful piece of information.
 - O, yararlı bir bilgi parçası değil.
His advice was very helpful.
 - Onun tavsiyesi çok yararlı oldu.
I gave him some helpful advice.
 - Ona biraz yararlı tavsiye verdim.
Take this folding umbrella with you. It might come in handy.
 - Bu katlanan şemşiyeyi yanına al. Yararlı olabilir.
Having a small flashlight in your pocket may come in handy.
 - Cebinde küçük bir el fenerine sahip olman yararlı olabilir.
Tom taught me a lot of useful things.
 - Tom bana birçok yararlı şey öğretti.
Eating fish is good for your health.
 - Balık yemek sağlığın için yararlıdır.
He put her savings to good use.
 - O, tasarruflarını yararlı şeylere yatırdı.
This is a worthwhile book.
 - Bu yararlı bir kitap.
I think it's a worthwhile thing to do.
 - Bence o yapılması yararlı bir şey.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
 - Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
He took advantage of the opportunity to visit the museum.
 - O,müzeyi ziyaret etme fırsatından yararlandı.
I profited from reading this book.
 - Bu kitabı okuyarak yarar sağladım.
Try to profit from every opportunity.
 - Her fırsattan yararlanmaya çalışın.
It is certain that he helped them for the benefit of himself.
 - Onun yararına onlara yardımcı olduğu kesindir.
You will benefit by a trip abroad.
 - Yurt dışında bir gezi size yarar sağlayacaktır.
We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
 - Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
Their furniture was chosen for utility rather than style.
 - Onların mobilyaları, tarz yerine yarar için seçildi.
You had better make use of this opportunity.
 - Bu fırsattan yararlansanız iyi olur.
All my efforts turned out to be useless.
 - Tüm çabalarımın yararsız olduğu ortaya çıktı.
What's the point in doing this?
 - Bunu yapmanın ne yararı var?
What's the point of not eating?
 - Yememenin yararı nedir?
We are working in the interest of peace.
 - Biz barış yararına çalışıyoruz.
Are you sure this is in Tom's best interest?
 - Bunun Tom'un yararına olduğuna emin misin?
Eating fish is good for your health.
 - Balık yemek sağlığın için yararlıdır.
He put this information to good use.
 - O, bu bilgileri yararlı kullanıma sundu.
That's not a useful piece of information.
 - O, yararlı bir bilgi parçası değil.
This site is quite useful.
 - Bu site oldukça yararlı.
Usefulness must be combined with pleasantness.
 - Yararlılık keyif ile birleştirilmelidir.
I urged Keiko to stop using people for her own convenience.
 - Kendi yararı için insanları kullanmayı bırakması için Keiko'ya baskı yaptım.
The public convenience should be respected.
 - Kamu yararına saygı duyulmalıdır.
You had better avail yourself of this opportunity.
 - Bu fırsattan yararlansan iyi olur.
Is there any help available?
 - İşe yarar bir yardım var mı?
Demir çok faydalı bir metaldir.
 - Demir çok yararlı bir metaldir.