You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
The chief engineer did research hand in hand with his assistant.
- Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.
Regardless of what he does, he does it well.
- Yaptığını düşünmeden, onu iyi yapar.
She doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
- Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
I'm doing it for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
Can you do it in one day?
- Onu bir günde yapabilir misin?
I want to do it myself.
- Onu kendim yapmak istiyorum.
I want a suit made of this material.
- Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
Bottles of beer are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
He is afraid of making mistakes.
- Hata yapmaktan korkuyor.
He was guilty of making a mistake.
- O, bir hata yapmaktan suçluydu.
The coroner is performing an autopsy on Tom to find out why he died.
- Adli tabip onun neden öldüğünü bulmak için Tom üzerinde bir otopsi yapıyor.
Dr. Jackson is performing an autopsy.
- Dr. Jackson otopsi yapıyor.
If it had not been for her help, you would never have done it.
- Onun yardımı olmasaydı asla onu yapamazdın.
She can't have done such a thing.
- O öyle bir şey yapmış olamaz.
She has made up her mind to go to America to study.
- O, eğitim yapmak için Amerika'ya gitmeye karar verdi.
She made up her face in 20 minutes.
- O, 20 dakika içinde yüzüne makyaj yaptı.
Tom and Mary aren't quite sure what to make of this.
- Tom ve Mary, bununla ilgili ne yapacaklarından pek emin değildir.
What do you make of that?
- Onunla ilgili ne yaparsın?
Rio's carnival is held in February.
- Rio karnavalı şubat ayında yapılır.
Parliamentary elections will be held in Germany in 2017.
- Parlamento seçimleri 2017'de Almanya'da yapılacak.
The committee had a long session.
- Komite uzun bir oturum yaptı.
They made John chairman of the committee.
- Onlar John'ı komite başkanı yaptı.
She made coffee for all of us.
- O hepimiz için kahve yaptı.
Bottles of beer are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
I know you can make it.
- Yapabileceğini biliyorum.
The baby is asleep. Don't make a noise.
- Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın.
Many atrocities were committed during the war.
- Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.
Tom committed a bank robbery.
- Tom bir banka soygunu yaptı.