yan yan

listen to the pronunciation of yan yan
Türkisch - Englisch
sideways

Inmates were forced to sleep in one cell, often sideways. - Tutuklular bir hücrede uyumaya zorlandı, sık sık yan yana.

edgeways
sideward
askance
sidewise
edgewise
sidewards
crabwise
yan yana
side by side

The two houses stand side by side. - İki ev yan yana durur.

We walked along side by side. - Biz yan yana yürüdük.

yan çizmek
sidestep
yan çizmek
evade
yan yana
alongside

The two houses stand alongside of each other. - İki ev yan yana duruyor.

I worked alongside Tom. - Tom'la yan yana çalıştım.

yan yana olmak
adjoin
yan yana gelmek
come side by side
yan yana getirmek
to juxtapose
yan yan bakma
side glance
yan yan bakmak
to look at (someone) malevolently, look daggers at
yan yan gitmek
sidle along
yan yan gitmek
to sidle
yan yan gitmek
edge
yan yan gitmek
edge away
yan yan gitmek
sidle
yan yan gitmek
edge off
yan yan kaçmak
sidle away
yan yana
side by side, abreast, collateral
yan yana dizilen tahtalarla yapılmış olan
carvel built
yan yana dizilen tahtalarla yapılmış olan
(gemi) caravel built
yan yana gitmek
sidle
yan yana koyma
apposition
yan yana koyma
juxtaposition
yan yana koymak
collocate
yan yana koymak
adjoin
yan yana koymak
juxtapose
yan yana olma
collocation
yan yana sayfaların satır hizası ayarı
register
yan yana yaşamak
coexist
güzel yan
beauty
yan
side

Wherever you go, you see a lot of bicycles left on sidewalks near stations. - Nereye giderseniz gidin, istasyonların yanında kaldırımlar üstünde bırakılmış çok sayıda bisiklet görürsünüz.

You're by my side; everything's fine now. - Yanımdasın; şimdi her şey iyi.

yan
lateral
yan
side; direction; place; auxiliary, subsidiary; askew, sidelong
yan bakmak
leer
yan dal
lateral
yan etki
repercussion
yan olarak
laterally
yan ünsüz
lateral
yan ürün
by product
yan ürün
spin off
yan ürün
fallout
(bir işte) yan çizmek
evade
arka-yan
(Tıp) posterolateral
dip ve yan çizgilerin dışı
(Spor) out of bounds
mesafe yan minkalesi
(Askeri) range deflection protractor
yan cümle
(Dilbilim) subordinate clause
yan cümle
(Dilbilim) dependent clause
yan düzeltme
(Askeri) lateral deflection
yan yüz
check
yan yüz
side
yan çizmek
(deyim) flub the dub
yan çizmek
funk
yan çizmek
(Ticaret) shirking
yan çizmek
scrimshank
yan çizmek
cop out
yan çizmek
shirk
yan çizmek
(deyim) dodge the column
yan çizmek
sculk
yan çizmek
eluding
yan çizmek
skulk
yan çizmek
weasel out of something
yan ödeme
(Ticaret) benefit
yan ödeme
perquisite
yan ödeme
(Ticaret) perks
yan ürün
fall-out
yan ürün
associated product
yan ürün
(Biyokimya,Gıda) side product
yan ürün
offshoot
yan ürün
spin-off
Battı balık yan gider
(Atasözü) If for penny, in for a pound
a'yan
A
hekimlik ve yan dalları
medicine and the side branches
yan bakma
leer
yan bakmak
Look askance, squint
yan duvarlar
side walls
yan flüt
(Muzik) Side flute
yan kesici
slapper
yan sanayi
Ancillary industry
yan sanayi
Supplier industry
yan taraf
side

She felt a pain in her side. - O, yan tarafında bir ağrı hissetti.

I've got a pain in my side. - Yan tarafımda bir ağrı var.

yan tarafta
Aside of
yan çizgi
(Spor) sideline

Tom stayed on the sideline. - Tom yan çizgide kaldı.

yan- sıma
side of SI
yan
collateral
yan
(a) side
yan bakış
sideways glance
yan binaya yaslı
lean to
yan dalga
side wave
yan dümenleri
rudder controls
yan gelip yatmak
sit back
yan moren
lateral moraine
yan parçalar
cheeks
yan tarafı korumak
flank
yan tutmak
to show partiality to one person or side
yan yatırmak
cant
yan yelken
spritsail
yan yol
sidetrack
yan yol
sideline
yan çizen kimse
shirker
şapkayı yan yatırmak
cock one's hat
yan yan
Favoriten