Besides English, she also speaks German.
- İngilizcenin yanısıra Almanca da konuşur.
He likes sports as well as music.
- Müziğin yanı sıra o sporları da sever.
Television enlightens the viewers as well as entertains them.
- Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.
Jane can play the violin, not to mention the guitar.
- Jane gitarın yanı sıra keman çalabilir.
He speaks German, not to mention English.
- İngilizcenin yanı sıra Almanca da konuşur.
Besides that, I don't know how to dance.
- Bunun yanı sıra, nasıl dans edilir bilmiyorum.
Besides being a surgeon, he was a famous writer.
- Bir cerrah olmanın yanı sıra, o ünlü bir yazardı.
In addition to English, he speaks German.
- İngilizcenin yanı sıra, Almanca da konuşur.
In addition to being a famous physicist, he is a great novelist.
- Ünlü bir fizikçi olmanın yanı sıra, o büyük bir romancıdır.
Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
- Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.