Onun çok iyi bilinen bir aktris olduğu söylenilmektedir.
- It's said that she's a well-known actress.
Bu iyi bilinen bir gerçek.
- It's a well-known fact.
Amerika'nın en meşhur adamı Washington'du.
- Washington was the most famous man in America.
İrlanda oya işleriyle meşhurdur.
- Ireland is famous for lace.
Onun kitabı sadece İngiltere'de ünlü değil, Japonya'da da ünlü.
- Her book is famous not only in England but also in Japan.
Onun oğlu ünlü bir piyanist oldu.
- His son became a famous pianist.
Jim Carrey iyi ve çok tanınmış bir komedyendir.
- Jim Carrey is very famous and a good comedian.
O tanınmış bir dağdır.
- That's a famous mountain.
Biz mükemmel bir biçimde geçindik.
- We got along famously.
O bir şarkıcı olarak iyi tanınmıştır.
- She's well known as a singer.
O bölgede, çok iyi tanınmış bir şarap üretilir.
- A very well known wine is produced in that region.
Bir sosyete moda toplumda iyi tanınan ve sosyal faaliyetlere ve eğlenceye düşkün bir kişidir.
- A socialite is a person who is well known in fashionable society and is fond of social activities and entertainment.
Sami iyi tanınan bir avukat tuttu.
- Sami hired a well known attorney.
A common approach is for the server to accept messages at a well-known port.
... in 2011, population is declining in more than 50 countries. Not well-known. ...
... they're probably pretty well known. ...