very big, large scale

listen to the pronunciation of very big, large scale
Englisch - Türkisch

Definition von very big, large scale im Englisch Türkisch wörterbuch

great
{s} ulu

Bu ülkeyi yine ulu yapmak için ileri görüşlü bir öndere ihtiyacımız var. - We need a forward-looking leader to make this country great again.

Böyle uluslararası birleşme harika sonuçlar doğurdu. - Such international cooperation produced great results.

great
muhteşem

Muhteşem bir yardımcısın. - You've been a great help.

Bu kravatın o gömlekle muhteşem uyacağını düşünüyorum. - I think this tie will go great with that shirt.

great
büyük (derece/miktar)
great
dağlar kadar
great
hayvani
great
mühim
great
harika

Sonunda harika bir çözüm buldum. - I finally came up with a great idea.

Birkaç harika fikrim var ama paraya ihtiyâcım var. - I've got some great ideas but I need money.

great
kocaman

Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir. - A tiny spark may become a great flame.

great
koca

O, onların torun oğlu doğmadan önce kanserin kocasını öldüreceğinden korkuyordu. - She feared cancer would kill her husband before their great-grandson was born.

Kocasının bir kazada hayatını kaybettiği haberi ona büyük bir şok oldu. - The news that her husband had been killed in an accident was a great shock to her.

great
önemli

Vergi artışları hayatlarımızı önemli ölçüde etkiledi. - The tax increases affected our lives greatly.

Bu, çok önemli bir konu. - This is a matter of great importance.

great
nefis
great
çok iyi

Aşağıdaki talimatlarda çok iyi değilim. - I'm not so great at following directions.

Dün kardeşlerim ve arkadaşlarım beraber süper bir akşam geçirdik ve mangal da çok iyidi. - We had a great evening yesterday with my brothers and my friends, and the barbecue was very good, too.

great
müthiş

Bu müthiş bir fırsat. - It's a great opportunity.

Avukatın müthiş profesyonel yeteneği sayesinde çok sayıda müvekkili var. - Because of his great professional skill, the lawyer has a large number of clients.

great
yetenekli

Senin harika yeteneğin var. Sen gerçekten yeteneklisin. - You have great talent. You are truly gifted.

great
{s} büyük

İngiltere ve İskoçya, 1 Mayıs 1707'de birleşti ve Büyük Britanya Krallığı'nı oluşturdu. - England and Scotland were unified on May 1, 1707, to form the Kingdom of Great Britain.

Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz. - To our great surprise, he suddenly resigned.

great
{s} iyi

Online alışveriş ve rezervasyonun büyümesi tüketiciler için hayatı oldukça iyileştirdi. - The growth of online shopping and booking has greatly improved life for the consumers.

Bob ve ben çok iyi arkadaşlarız. - Bob and I are great friends.

Englisch - Englisch
great