Kolonlar sağlam bir temel sağlamaktadır.
- Columns provide a solid foundation.
O ailesinin geçimini sağlamaktadır.
- He provides for his family.
Ben ailem için yiyecek ve giyecekler sağlayabilirim.
- I am able to provide food and clothes for my family.
Hükümet programa katılan firmalara faizsiz kredi sağlayacak.
- The government will provide interest-free loans to firms that participate in the program.
Senin ve erkek kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
- I'm trying my best to provide for you and your brother.
Senin ve kız kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
- I'm trying my best to provide for you and your sister.
Bu olumlu fırsattan yararlandım.
- I availed myself of this favorable opportunity.
İşe yarar bir yardım var mı?
- Is there any help available?
Biz sorunu birkaç kez tartıştık ama boşuna.
- We have discussed the problem several times but to no avail.
Tekrar denedim ama boşuna.
- I tried again, but to no avail.
... you're talking about. My view is that we ought to provide tax relief to people in the middle ...
... So what we've said is, look, we'll provide states some ...