Köpek etrafında ve çevresinde koştu.
- The dog ran around and around.
Tom, Mary çevresinde iken her zaman sinirlenir.
- Tom always gets nervous when Mary is around.
Dünya senin etrafında dönmüyor.
- The world doesn't revolve around you.
Odanın etrafında koşma.
- Don't run around in the room.
Çocuklar etraftayken o tür şey söylememelisin.
- You shouldn't say that kind of thing when children are around.
Etrafta bir kalabalık toplandı.
- A crowd gathered around.
Çevrede fazla bulunmadım.
- I have not been around much.
Senin için çevredekilere sormamı ister misin?
- Would you like me to ask around for you?
Tom belinin çevresine kazağını bağladı.
- Tom tied his sweater around his waist.
Tom bir an durakladı ve çevresine bakındı.
- Tom paused for a moment and looked around.
Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı.
- The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise.
O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
- He gathered his children around him.
O, parkın civarında bir yerde yaşıyor.
- He lives somewhere around the park.
İnsan vücudunun ısısı 37°C civarında gezinir.
- The temperature of the human body hovers around 37°C.
Bu civarda çok az sayıda ev var.
- There are few houses around here.
Tom kesinlikle bu civarda çok yardımcı oldu.
- Tom certainly helped a lot around here.
Kedim odada oraya buraya koşuyor.
- My cat is running around the room.
After long breakfast I think I started around 8:00. - Uzun kahvaltı edip saat sanırım 8:00 gibi yola koyuldum.
Neden bu kıyafetler ortalıkta duruyor?
- Why are these clothes lying around?
Lafı dolandırmak yerine, Jones doğrudan konuya girdi.
- Instead of beating around the bush, Jones got straight to the point.
o evine içine doğru koştuğunda , kedi kasılarak ipliğin etrafında yürüyordu.
- The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.
Sanırım o bu civarda.
- I think it's around here.
Bu civarda çok az sayıda ev var.
- There are few houses around here.
Yaklaşık 1830 yılında, aile anayurdu Almanya'dan Şikago'ya taşındı.
- The family moved from their native Germany to Chicago around the year 1830.
Tom yaklaşık 2.30 civarında geri dönecek.
- Tom will be back around 2:30.
O hızla arkaya döndü.
- She turned around quickly.
Tom'un fikirlerinin buralarda fazla ağırlığı yoktur.
- Tom's opinions don't carry much weight around here.
Buralarda hava erken kararıyor.Sonbahar zamanı geldiğinde güneş bir kaya gibi düşüyor gibi görünüyor.
- It's getting dark early around here. The sun seems to drop like a rock when autumn rolls around.
Lütfen geriye dön ve bana bak.
- Please turn around and look at me.
Tom döşeme tahtası gıcırtısı duyduğunda geriye döndü.
- Tom turned around when he heard the floorboard creak.
Orada dışarı çıkacağım ve etrafa bakınacağım.
- I'll go out there and look around.
Bütün çevreye baktım ama orada kimseyi göremedim.
- I looked all around, but I could see nobody there.
B: Oh, he's still around. He's feeling better now.
She went around the track fifty times.
She spun around a few times.
The jackals began to gather around .
I'll see you around .
{{|}}.
The New York-style hot dog I love has been around for well over a hundred years.
She turned round and scowled at me.
- She turned around and scowled at me.
... around a building, we're actually able to generate 3D ...
... our those seventy two million children around the world who don't have any ...