civarında

listen to the pronunciation of civarında
Türkisch - Englisch
nearby
around

You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth. - Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.

He lives somewhere around the park. - O, parkın civarında bir yerde yaşıyor.

some

He lives somewhere around the park. - O, parkın civarında bir yerde yaşıyor.

You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth. - Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.

in the neighborhood of

We live in the neighborhood of the school. - Okulun civarında yaşıyoruz.

thereabouts
1. near. 2. about, approximately
on
thereabout
near; about, around
about

You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth. - Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.

I forgot what the exact price was, but it was about 170 dollars. - Tam fiyatın ne olduğunu unuttum fakat 170 dolar civarındaydı.

close by
near

Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation. - Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.

It was near the river that I lost my way. - Yolumu nehir civarında kaybettim.

neck of the woods
or so

The letter will arrive in a week or so. - Mektup bir hafta civarında varacak.

However hard you may study, you can't master English in a year or so. - Ne kadar sıkı çalışırsan çalış, bir sene veya civarında İngilizcede uzmanlaşamazsın.

in the region of
something like
vacinity
civar
environs
civar
neighboring
civar
{i} vicinity

Kate's father is in the vicinity of the house. - Kate'in babası evin civarındaydı.

civar
area

There is not a lot of foot traffic in this area so far as I have seen. - Gördüğüm kadarıyla bu civarda yaya trafiği pek yok.

The area around here was bombed. - Bu civardaki alan bombalandı.

civar
(Askeri,Ticaret) proximity
civar
outskirts
civar
purlieus
civar
{i} way

It was near the river that I lost my way. - Yolumu nehir civarında kaybettim.

Around nine o'clock I'll be on my way back again. - Saat dokuz civarında ben tekrar yolumda olacağım.

civar
adjacencies
civar
locality
civar
adjacency
civar
neighborhood

We live in the neighborhood of the school. - Okulun civarında yaşıyoruz.

civar
vicinage
civar
neighbourhood, surroundings yöre, dolay
civar
1.neighborhood, vicinity, environment, surroundings
civar
neigbourhood
civar
neighbourhood [Brit.]
civar
precincts
civar
{i} neighbourhood

The price was in the neighbourhood of 50 dollars. - Fiyat yaklaşık 50 dolar civarındaydı.

meydan civarında uçuş
(Askeri) local flight
Türkisch - Türkisch

Definition von civarında im Türkisch Türkisch wörterbuch

CİVAR
(Osmanlı Dönemi) Yakın yer, yakın komşu
CİVAR
(Osmanlı Dönemi) Çevre, yöre, etraf
civar
Yöre, yakın yer, dolay: "Büsbütün aşka geldi. O civar halkınca pek sevilen bir başka şarkıya geçti."- H. Taner
civar
Yöre, yakın yer, dolay
civarında
Favoriten