The man answers the description.
- Adam tanımlamaya uyuyor.
We finally found a man who fits this description.
- Sonunda bu tanımlamaya uyan bir adam bulduk.
Can you show me the definition?
- Bana tanımlamayı gösterebilir misiniz?
We finally found a man who fits this description.
- Sonunda bu tanımlamaya uyan bir adam bulduk.
The man answers the description.
- Adam tanımlamaya uyuyor.
Love is hard to define.
- Aşkı tanımlamak zordur.
There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive.
- Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.
Science is trying to identify the strange animal.
- Bilim garip hayvanı tanımlamak için çalışıyor.
Chemical symbols are used to identify chemical elements.
- Kimyasal semboller kimyasal elementleri tanımlamak için kullanılır.
It's hard to even describe.
- Bunu tanımlamak bile zor.
The term ‘milonguero style tango’ was coined in the early 1990s to describe the style of dancing tango that was prevalent in the milongas of downtown Buenos Aires in the 1950s.
- 1950'li yıllarda şehir Buenos Aires'in milangolarında yaygın olan tangoyu dans etme stilini tanımlamak için 'Milonguero stili tango' terimi 1990'ların başında uyduruldu.
It is hard to define triangle.
- Üçgen'i tanımlamak zor.
Love is hard to define.
- Aşkı tanımlamak zordur.
These books have defined and shaped our culture.
- Bu kitaplar kültürümüzü tanımlamış ve şekillendirmiştir.
The Astronomical Unit (AU) is defined as the average distance between the Earth and the Sun. It is approximately 150 million km (93 million miles).
- Astronomik Birim Dünya ve Güneş arasındaki ortalama mesafe olarak tanımlanır.Bu yaklaşık 150 milyon kilometredir.
Chemical symbols are used to identify chemical elements.
- Kimyasal semboller kimyasal elementleri tanımlamak için kullanılır.
Some people identify success with having much money.
- Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.
Happiness is sometimes identified with money.
- Mutluluk bazen parayla tanımlanır.
The author of the phrase prefers not to be identified.
- Bu yazının yazarı tanımlanmayı tercih etmiyor.
From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined.
- Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.
There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive.
- Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.
Curiosity is a defining trait of human beings.
- Merak insanoğlunun tanımlayıcı bir özelliğidir.
He described his own experience.
- O, kendi deneyimini tanımladı.
She described him as handsome.
- O, onu yakışıklı olarak tanımladı.
It's a difficult term to define.
- Bu, tanımlamak için zor bir terim.
Love is hard to define.
- Aşkı tanımlamak zordur.